Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yakaladığı bu başarıların ardında hiç şüphesiz az rastlanır bir anne sevgisi, desteği ve duası vardır. Zübeyde Hanım ibadet ehli bir kadın olduğundan dolayı oğluna hiç şüphesiz başarılı olması için çokça dua etmiştir.
Atatürk'ün mübarek annesi Zübeyde Hanım 1857 yılında Selanik yakınlarındaki Lagaza'da dünyaya gelmiştir. Çocukluk ve gençlik yıllarını burada babasının çiftliğinde geçirmiştir. Daha genç bir kızken, zekâ ve cesaretle yoğrulmuş bir güzelliği vardır.
Zübeyde Hanım'ın ataları Konya Yörüklerindendir. Baba soyu Evlad-ı Fatihandır. Mustafa Kemal Atatürk'ün anne soyu, Konya Karaman'dan Rumeli'ye gelen ve bundan dolayı da Rumeli'deki Yörük gruplarından farklı olarak ''Konyarlar'' diye anılan Yörüklerdendir.
Zübeyde Hanım'ın babası, Sofuzade Feyzullah Efendi'dir.''Atatürk'ün validesi Zübeyde Hanım, Sofuzade ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızıdır. Bunlar Selanik'te doğmuşladır. Bu aile bundan 130 sene evvel Sarıgöl'den Selanik'e gelmişlerdir. Vodina Kazası'nın batısında Sarıgöl Nahiyesi'nde 16 köyden ibaret olan bu nahiye ailesi Makedonya ve Teselya'nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı hükümetinin sevk ve iskân ettirdiği Türkmenlerdendir.
Mustafa Kemal'in kız kardeşi Makbule Hanım, Annesi Zübeyde Hanım'ın sık sık,''Soyumuz Yörük’tür. Konya Karaman yöresinden buraya gelmişiz. Babam Feyzullah Efendi'nin büyük amcası Konya'da kalmış. Mevlevi Dergâhı’na girmiş, orada Yörüklüğü tutmuş'' dediğini anlatmıştır.
Türk olmaktan gurur duyan Zübeyde Hanım Türk bilincini çocuklarına aşılamıştır. Mustafa Kemal daha çok küçükken ''Türk ile Yörük'' arasındaki ilişkiyi kavramış gibidir.
Makbule bir gün ağabeyi Mustafa'ya ''Yörük ne demektir?'' diye sorduğunda, Mustafa kendinden emin;''Yürüyen Türk demektir'', yanıtını vermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün vatanından sonra en çok sevdiği ''annesi'' Zübeyde Hanım'dır. Atatürk'ün, annesi Zübeyde Hanım'a duyduğu derin sevgi ve saygı ömrü boyunca devam etmiştir. Bu sevginin en önemli nedenlerinden biri, küçük yaşta babasız kalan Mustafa Kemal'i Zübeyde Hanım'ın büyük fedakârlıklar göstererek büyütmesidir. Annesine minnet duyan Mustafa Kemal, o mübarek anneye hiçbir zaman saygıda kusur etmemiştir.
Mustafa Kemal'in yaverlerinden olan Cevat Abbas (Gürer) Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal'in arasındaki büyük sevgiye şahit olduğunu şu sözleriyle anlatıyor;
''Bu ziyaretlerin her birinde Atatürk anasının mübarek elini saygıyla öperdi.Sonra anasının karşısında o büyük adam küçülürdü.Konuşmaları,latifeleri pek içten kaynayan taşkın sevgilerin yansımaları idi.Çankaya'da bu ana oğul görüşmelerinin birinde (..) Atatürk annesinin elini öptü. Aziz Türk milletine eşsiz bir halaskar kahraman veren anne oğlunun ellerine sarıldı. Atatürk;'Ne yapıyorsun anne?' dedi, elini çekmek istedi. Zübeyde Hanım sükûnetle ve kati bir ciddiyetle, 'Ben senin ananım, sen benim elimi öpmekle bana karşı olan vazifeni yapıyorsun, fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet reisisin. Bende bu aziz milletin bir ferdiyim. Elini öpebilirim,' cevabını verdi.''
Görülmektedir ki, bir ana ki oğlunun elini öpmek ister ve bir oğul ki yaptıklarıyla anasını bu kadar mutlu eder...
Zübeyde Hanım çok dindardır. Beş vakit namazını kılan, tabiri caizse ''sofu'' bir kadındır. Zübeyde Hanım'ın dindarlığını anlamak için onun,1996 yılında açılan Abdurrahim Tunçok Müzesi'ndeki özel eşyalarına göz atmak yeterlidir. Zübeyde Hanım'a ait özel eşyalar arasında, zemzem kabı,tespihler,seccadeler ve Kuran'ı Kerim gibi dinsel amaçlı eşyalar vardır. Zübeyde Hanım'ın evinde iki adet Kuran'ı Kerim vardır. Bu Kuran'ların biri duvarda özel koruması içinde asılı, diğeri ise evin başköşesinde bir rahle içinde açık şekilde durmaktadır. Zübeyde Hanım'ın son nefesini verinceye kadar sıkça Kuran okuduğu bilinmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk annesinin dindarlığına büyük saygı duymuş ve ona hediye alacağı zamanlarda, seccade, tespih ya da başörtü gibi dinsel amaçlı şeyleri tercih etmiştir. Örnek olarak Şam'da kurmaylık stajını yaparken sevgili annesine hediye olarak Suriye yapımı dört taraflı gümüş sırmalarla işlemeli bir başörtüsü almıştır. Ayrıca Zübeyde Hanım gerek kendi ailesinde gerek kocasının ailesi içinde Hacı'lar bulunmasından ötürü gurur duymuştur. Aynı zamanda Zübeyde Hanım Mevlevi tarikatı şeyhlerinden Şeyh Rıfat Efendi'nin müridesidir.
''Ve Mustafa Kemal'de annesiyle birlikte tatillerde Selanik'te sılaya geldiği vakit Şeyh'inin tekkesine gelir dervişler halkasına katılarak huu huu diye kan ter içinde kalıncaya kadar zikrederdiler''.
İslam dinin ilkelerine sıkıca bağlı olan Zübeyde Hanım son günlerinde, öldükten sonra ruhuna hatim okutulmasını vasiyet etmiştir. Ve Kurtuluş savaşı yıllarında Ankara'da olan Atatürk İstanbul Akaretler'de oturan annesinin yanına Cemal Bey'i göndererek bir şeye ihtiyacı olup olmadığını öğrenmektedir.
Cemal Bey'in, Zübeyde Hanım'ı son ziyaretlerinden birisinde artık iyice hastalanmış olan Zübeyde Hanım ona vasiyetnamesini hazırlatmış ve Cemal Bey'den bir istekte bulunmuştur:
''Evladım, ben öldükten sonra ruhuma her sene hatim okutmak üzere bir yere bir miktar para bırakmak isterim. Bunu nereye verelim?'' diye sormuştur. Ve Zübeyde Hanım'a yardımcı olan Cemal Bey onu, Darüşşafaka müdürü olan Ali Kami Bey'e götürerek bu arzusunu yerine getirmesinde yardımcı olmuştur.
Zübeyde Hanım 15 Ocak 1923'te vefat etmiştir. Bu sırada özel treniyle yurt gezisine çıkan Atatürk gün ağardığında emir eri Ali Çavuş'u çağırıp ''Bir haber var mı?'' diye sormuştur. Ali Çavuş ''Şifre geldi ama çözülmedi'' diye yanıt verince, Mustafa Kemal hafifçe başını yukarı kaldırıp,''Annemin öldüğünü biliyorum. Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birdenbire bir fırtına çıktı, anemi aldı götürdü'' demiştir.
Tren'i İzmir'e çevirsinler talimatını veren Atatürk, İzmir'de bulunan başyaver Salih Bozok'a çektiği telgrafta;''Merhumenin İslami kurallara uygun bir şekilde cenaze törenini ifa ettirilmesini istemiştir ve Cenab-ı Hak milletimize hayat ve selamet versin demiştir'' (Sinan MEYDAN-Atatürk ile Allah arasında-syf.51-63)
Görüldüğü gibi tek isteği vatana millete hayırlı evlat yetiştirmek olan böyle mübarek dindar bir annenin dualarını Allah kabul etmiş ve Mustafa Kemal Atatürk gibi bir evladı olmuştur. Ve bu evlat ömründe bir kere bile annesini üzmemiştir. Hiç şüphesiz bu dualar sonucu annesinin ve bütün annelerin dualarıyla Türkiye Cumhuriyet'ini kurmuştur.
Atatürk'ün bu başarılarını hazmedemeyip ona ve mübarek annesine iftira eden Müslüman kılığına girmiş İngiliz ajanları ve onlara uyan insanlar, ahirette bu iftiralarının hesabını nasıl vereceğini düşünmeliler ve bu yanlışlarından vazgeçmelilerdir. Aksi takdire mahşer günü bu büyük günahın vebalini kaldıramazlar...
Furkan Talay