İnsanoğlu yaradılışından bugüne, birçok sistem uygulamış ve bu sistemleri bazen metazori, bazen isteyerek, kendi seçtikleri yöneticilerin elleri ile hayata geçirmek için mücadele edip durmuştur.
Milletin kendi iradesini en iyi şekilde ifade edebildiği yönetim şekli olan Cumhuriyet insan doğasına en uygun modeldir diyebiliriz. Yetiştirdikleri insanların, o topluluğu hakkıyla idare edebilmelerinin önündeki tüm engelleri kaldıran Cumhuriyet, Hukuk çerçevesi içerisinde tüm siyasi mücadelelerin önünü açmakta, devletlerin bölünmez bütünlükleri içerisinde her türlü hak ve hürriyetleri milletlerine yaşatmak adına gerekli tüm mekanizmaları hayata geçirmek için zemin hazırlamaktadır.
Seçim adı verilen oylamalarda, devletin değişmez esaslarının dışında 5 yıllık dönem içerisinde nasıl bir siyaset izlenmesi gerektiğine vatandaş karar vermekte ve bu karar doğrultusunda ülkeler idare edilmektedir.
Peki, ama halk iktidar edeceği siyasi iradenin hangisi olacağına karar verirken nelere dikkat etmelidir? Geleneksel yöntemlerle mi seçimde oy kullanılmalıdır? Yoksa bu seçim, siyasi partilerin ortaya koyduğu projelerin bir seçimimi olmalıdır? Öyle ya, eğer bir seçim yapacaksak, siyasi iradeler bizlere önümüzdeki 5 yıl içerisinde neler yapacaklarını anlatmalı ve bunların içerisinden halk, aklına en çok yatanı kendi milli çıkarlarına en uygun olanı seçmelidir gerçeği, zaten Cumhuriyetimizin de bizlere vermiş olduğu en büyük haklardan birisidir.
Ülkemizde bir tabir var; Siyaset sahnesi.Bu hakikaten enteresan bir tabir, dikkatlice baktığımızda hakikaten siyasi partilerin sanki tiyatro oynarcasına siyaset yürüttükleri ve hiçbir proje ve modeli halkın görüşlerine sunmadığını görmekteyiz. Bu bağlamda siyaset bir sahne ve mensupları da tiyatrocu olmaktan ileriye gidememektedir.
2002 yılında adeta gümrükten mal kaçırırcasına yapılan Genel seçimler sırasında bir partinin ve Onun genel başkanının dikkatleri üzerine topladığını ve hatta daha da ileri gidersek, ortaya koyduğu projelerin analizlerini yaparsak, 2002 seçimlerinin bu Genel başkanının, Partisinin ve modelinin önünü kesmek için yapılmış olduğunu anlamak hiçte zor değildir. Bu parti Bağımsız Türkiye Partisi, Genel başkanı Prof. Dr. Haydar BAŞ ve modeli Milli Ekonomi Modelidir.
Yıllardır yazdığı eserlerle Türk milletinin Dini ve Milli bir bütünlük içerisinde kalması için mücadele eden binlerce makale TV programları, gazete yazıları ile Aziz Türk milletinin bir ve beraberce huzur içerisinde yaşaması için mücadele eden Sayın BAŞ,2002 yılından buyana ne yapmıştır dilerseniz buna bir göz atalım.
* Milli Ekonomi Modeli kitabı (İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Azerice dillerine çevrilmiştir.)
* Milli Ekonomi Modeli Kongreleri.
1- Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi/İstanbul 2005
2- Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi /Azerbaycan-Bakü 2006
3- Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi / Almanya 2007
* Hikmetin Sırları adlı eseri yayımlanmıştır.
* Niçin Türkiye? İsimli eseri yayımlanmıştır.
* Sosyal Devlet Milli Devlet adlı eseri yayımlanmıştır.
* Ne AB Ne ABD Tek çözüm Bağımsız Türkiye diyerek başlattığı ve değişik isimlerle hayata geçen miting ve toplantılar.
* Yüzlerce televizyon programı, esnaf, köy, kasaba, dernek vs. ziyaretleri.
Hülasa Prof. Dr. Haydar Başın tüm Türk insanını kucaklayan modeli ile onlara umut olan çalışmalarını hakikaten insanüstü bir gayretle yaptığını görmemek için adeta kör olmak gerekiyor. Aslında burada bir gerçeği daha dile getirmek gerekiyor ki, bu gayretli insanı takip etmek ve hızına yetişmek gerçekten çok zor.
O tüm bunları yaparken, Aziz Türk Milletinin birliği bütünlüğü ve kendisinin ifadesi ileİkinci yılda Avrupayı, Üçüncü yılda Amerikayı geçerek dördüncü iktidar yılında kâinatın en güçlü Devleti olacak bir Türkiyenin çalışmalarını yaparken, siyasi rakiplerininse neler yaptığı ortadadır. O kadar ortadadır ki diğer siyasi iradelerin kendisine rakip dahi olamayacağı aslında gün gibi ortadadır.
Diğer siyasi iradeler IMF, AB, ABD derken o çözümün tam bağımsızlık olduğunu ifade etmiştir. Diğer partiler yüksek perdeden her ne kadar problemleri dile getirseler de çözüm olarak yine IMF yi Avrupa Birliğini ve ABD yi gösterdikleri için hiçbir güven vermemektedir. Gerçek o dur ki problemleri ardı ardına sıralamak siyaset değildir. Siyaset; sorunlara çözümün sunulduğu makamdır. Bu pencereden bakıldığında birileri terör örgütünü siyasallaşmaya davet ederken, kimisi köylüyü azarlayıp huzurundan kovarken, en milli gözükenlerin en milli meseleleri iç ettiğini, en dini gözükenlerinde en dini meseleleri iç ettiğini görmekteyiz.
Devletin milletine olan görevleri olduğu gibi, milletinde devletin bekası için yapması gereken görevlerinin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu görevlerin en başında da halkı idare edecek olan iktidarı seçerken gösterilmesi gereken hassasiyettir.
Bu bağlamda haydar BAŞ beyin yazdığı eserler ile, düzenlenen kongrelerde gösterdiği performansı ile, teşkilatlanmadaki başarısı ile, medyanın tüm gizlemesine karşılık halkın ayağına kadar bizzat giderek yaptığı çalışmaları ile, seçimlerin en kuvvetli adayı olmasının yanı sıra siyasetin nasıl yapılması konusunda adeta ders vermekte ve seçim öncesi görevini yapan tek parti genel başkanı olarak göz önüne çıkmaktadır. Bu itibar ile de kendisini tebrik etmek gerekmektedir.
Sizlerin riyasetinde BTP Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ beye tebriklerimi arz ediyor, Güzel vatanımızın Kâinatın en güçlü ülkesi olurken, tüm kâinata can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşatacağı günlerin hayali ile saygılarımı kabulü ümidi ile arz ediyorum efendim.
ERKAN ÇEVİK