Kelimelerin kifayetsiz kaldığı gerçeklerden biri de acıdır. Hani hep çeken bilir, yaşayan bilir, deriz ya! İşte o cinsten. Hiçbir insan acı çekmek istemez. Hiçbir insan sevdiklerini kaybetmek istemez. Hele hiç beklemediği veya en mutlu anında acıyı tatmak insanı çökertir. Acı, gerçekten acıdır. Acılar hem insanda, hem toplumda büyük yaralar açar. Acı sonrası hayatı tekrar dengeye getirmek güçtür. Acının en büyük yansıması öfkedir. Eğer öfke kontrol edilemezse daha büyük acılara yol açar. Bu acılara fail olanlar ve daha önemlisi sebep olanlarda ise suçluluk ve pişmanlık duyguları ortaya çıkar, tabii insan iseler.
Hatay ilimizin, Reyhanlı ilçesindeki kardeşlerimiz bu acıyı yaşıyor. Hem de acıların en büyüğünü. Kimi evladıyla, kimi eşiyle, kimisi yalnız ya eve, ya işe ya alış-verişe giderken, tanımadıkları melunlar tarafından, taraf olmadıkları, sebebini bilmedikleri gizli hesaplara kurban oluyorlar. Katledilen vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralanan kardeşlerimize acil şifalar, yakınlarına ise sabırlar diliyorum. Katledenlere ve katledilmelerine sebep olanlara ise Allahın lanetinin bir an önce inmesini diliyorum Siyasi anlamda ise bu günlerin geleceği, fert ve millet olarak bu acıları yaşayacağımız çok açıktı.
Filistin bu acıyı 60 yıldır yaşıyor. Afganistan 40 yıldır yaşıyor. Pakistan her gün yaşıyor. Bu acıyı Libya yaşadı. Cezayir yaşadı. Tunus yaşadı. Mısır yaşadı. Hala da yaşıyorlar. Irak bu acıya milyonlarını kurban verdi. İki yıldır Suriye bu acıyı oluk oluk yaşıyor. Ve o kanlı eller, Türkiyeye uzanmaya başladı. Gerçi bu eller PKK piyonu ile 30 yıldır ülkemize uzanıyordu. Demek ki, o kan yetmedi şimdi daha çoğunu istiyorlar. Akan kan Müslüman kanı. Akıtanlar belli. 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştireceğiz demişti haçlı zihniyeti. Ne hazindir ki! Müslüman sıfatıyla, İslam ülkelerinde iktidarda olan yöneticilerin çok büyük bir kesimi haçlı ABD, ABnin, o kanlı elini öpmüş ve teslimiyetini sunmuş durumda. Siyonist İsrail ise her daim müttefiki bu el öpenlerin.
Bu kanlı elleri sıkmayan, İsrail ile müttefik olmayan devletler ise (Suriye gibi) hem haçlılar tarafından hem de onların İslam coğrafyasındaki kukla yöneticileri tarafından ablukaya alınmış ve bugün ülkemizde yaşanan vahşeti, her gün o ülkelerdeki kardeşlerimiz yaşamaya başlamıştı. AKP iktidarı dışarıda haçlının elini tuttu, bırakmaya da niyeti yok. İçeride bebek katili ile el sıkıştı. Ve bu acıları her gün yaşayan Suriyenin meşru yönetimine karşı her fırsatta ateş püskürdü. Suriye halkına bu acıları yaşatanlara ülkemizi açtı, besledi, büyüttü, silahlandırdı.
Neden? Suriyede zulmü bitirecekmiş. Terörün, teröristin adaleti olur mu? Şimdi bu ateş bizi yakıyor. En güvenli sınırımız (Suriye sınırı) kevgire dönmüş. Giren belli değil çıkan belli değil.
Gaziantepte, Cilvegözü sınır kapısında, Kiliste benzer terörist eylemler gerçekleşti. Anlayan için gerisi gelecek, demekti bu. Ve maalesef geldi. Bildik açıklamalar; Gücümüzü test etmeyin, sabrımızı zorlamayın vs. Hükümet ise okları çoktan Suriyenin meşru hükümetine çevirmiş bile. G. Antepte, Kiliste, Hatayda yaşayan vatandaşlarımıza bir sorun; Bu terör olayları neden ve niçin gerçekleşiyor? diye. Hükümet sormuyor artı sorulmasına da izin vermiyor. Bakın! Bu terör olayı sonrası bölgeden yayın yapılması da yasaklandı. Delillere zarar gelirmiş.
Bu bölgedeki vatandaşlarımız artık Suriyeden gelenleri potansiyel terörist olarak görüyor. Ve her türlü tehlike tetikte. Erdoğan bu patlamanın ardından hemen açılım sürecini gündeme getirdi. Sürece zarar vermek isteniyor, olabilirmiş Peki, eli kanlı terör örgütü, her türlü provokasyona açık bu bölgede, her daim yaptığı kanlı eylemlerinden birini daha yaparak; Ey Hükümet! İsteklerimizi yerine getirmezsen bundan daha beter olursunuz, mesajı vermek istiyor olamaz mı?..
Bu arada Emniyetin, iki gün önce sınırdan iki şüpheli araç geçtiğini tespit ederek, kendi birimlerini olası bir saldırıya karşı teyakkuzda olmaları yönünde uyardığı öğrenildi. Bunun ötesinde Reyhanlı'da, CIA'nin bürosu var. CIAnin bu vahşetten haberdar olmadığını kim yutar.
Akın Aydın / Yeni Mesaj / 14 Mayıs 2013