Öleceğini anlamış olmasına karşın, azalmış gücünün sınırlarını zorlayarak çalışmalarını sürdürdü. “Görevinin üzerine titriyordu”.(21) 1938 yazında Savarona’da; Hatay sorunu ve yaklaşan savaş gibi, ülkenin ivedi sorunlarının görüşüldüğü, her biri dört beş saat süren Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık etti.(22) Sürekli bir güç yetmezliği içinde olmasına karşın, gerçekleştirmek için sağlıklı bir insanın bile zorlanacağı işler yaptı. Sirozun belirlendiği 23 Ocak 1938’den, son ve kesin komaya girdiği 8 Kasım’a dek geçen dokuz ayda; yurt ve kent içi 16 gezi-ziyaret, yerli yabancı 55 kabul, 6 toplantı yaptı; yerli yabancı 21 kişi ve kuruluşa değişik konularda yazılı ileti gönderdi.(23) ‘Güzel gece’ Tanı koyulduktan iki hafta sonra, önem verdiği iki fabrika açılışı için; Gemlik ve Bursa’ya gitti. Gemlik’te, (1 Şubat 1938) Gemlik Yapay İpek Fabrikası’nı; Bursa’da, “milli sevinci arttıracak çok değerli bir eser” dediği, Bursa Merinos Fabrikası’nı açtı (2 Şubat 1938).(24) Bursa Merinos’u açtığı gün kendini biraz iyi hissediyordu. Akşam, Fabrika’da düzenlenen baloya katıldı ve burada zeybek oynadı. Eski devingenliği yoktu, ama neşeliydi. Bu, katıldığı son açılış ve balo olacaktı. Fabrika’nın teknolojik niteliği ve iyi düzenlenmiş çevresinden mutluluk duymuştu. Bahçede yürümek istedi, ancak gücü yeterli değildi. “Arabayı getirin üşür gibi oluyorum” diyerek arabaya bindi ve yaveri pencereyi kaparken, yavaşça “ne güzel geceydi” dedi.(25) Akciğer yangısı Dolmabahçe’ye döndüğünde bitkindir. Yeni bir hastalık ortaya çıkar. Karaciğerdeki bozulmayı hızlandıran ve bir akciğer yangısı (iltihabı) olan zatürre olmuştur. Zatürre atlatılarak akciğer kurtarılır ancak karaciğerin yetmezliğe gidişi önlenemez. 25 Şubat’ta Ankara’ya döndü, aynı gün Balkan Paktı toplantısı için Türkiye’ye gelen yabancı ülke yetkilileriyle görüştü. Yunanistan Başbakanı Metaksas, Yugoslavya Başbakanı Stoyadinoviç ve Romanya Dışişleri Müsteşarı Comnen’i ayrı ayrı Çankaya’da kabul etti. 27 Şubat’ta Pakt üyesi diplomatlara bir “çay ziyafeti” verdi; bir gün sonra yabancı gazetecilere açıklamalar yaptı.(26) Yabancı hekimler Genel durumu hızla bozuluyor, sıkıntıları sürekli artıyordu. 15 Mart’ta, yurtdışından hekim getirilmesi konu edildiğinde; “ne yaparsanız yapın ama çabuk yapın, ben hastayım” dedi.(27) Oysa, aynı öneriyi üç hafta önce “ortada Hatay sorunu var, hastalığım dışarıda duyulursa iyi olmaz” diyerek reddetmişti.(28) Hükümet, Paris Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Frank Fiessinger’in çağrılmasına karar verdi. 28 Mart’ta Türkiye’ye gelen Fiessinger’in tanısı aynıydı. Fransız hekim, kendisini hayrete uğratan bir gerçekle karşılaşır. “Atatürk’e o güne dek hiçbir kan tahlili yapılmamıştır”.(29) Elde, yalnızca birkaç idrar raporu vardır. Nedenini sorduğunda, “Atatürk’ten kan almaya çekindik” yanıtını alır.(30) Vasiyetini yazdırıyor 15 Eylül’de vasiyetini yazdırdı. Tek yasal mirasçısı, aslında kız kardeşi Makbule Atadan’dı. Ancak, 19 Mayıs 1932’de kendi isteği üzerine, 2307 sayılı özel bir yasa çıkarılmıştı. Bu girişimle, Medeni Yasa’da yer alan, mirasçıların haklarını isteğe bağlı olmaksızın koruyan “mahfuz hisse”, Atatürk için kaldırılmış, böylece aile üyeleri ve akrabaları, kişisel mirasından yararlanamaz duruma getirilmişlerdi. 2307 sayılı Yasa’ya göre, mirasını dilediği gibi dağıtacaktı. 11 Haziran 1937’de hazırlattığı ilk vasiyette, çiftliklerini ve diğer taşınmazlarını millete bırakmış; bu davranışı nedeniyle, “Millet ve Meclis adına” kendisine teşekkür telgrafı gönderen Başbakan İsmet İnönü’ye; “söz konusu armağan, yüksek Türk milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm armağan karşısında hiçbir değere sahip değildir. Ben gerektiği zaman, en büyük armağanım olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim” yanıtını vermişti.(31) Ulus Matbaası’nı, tüm demirbaş eşyası ve çevresindeki arsasıyla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’ne; bugünkü Hipodrom ve 19 Mayıs Stadyumu çevresindeki arsaları, çarşı içindeki oteli, altındaki dükkanlarla birlikte Ankara Belediyesi’ne bağışladı. Para ve hisse senetlerini İş Bankası faizlendirecek ve her seneki faizden yaşadıkları sürece; kız kardeşi Makbule Atadan’a 1000, Afet İnan’a 800, Sabiha Gökçen’e 600, Manevi kızları Ülkü’ye 200, Rukiye ve Nebile’ye 100 lira verilecekti. Sabiha Gökçen’e bir ev alınacak, Makbule Atadan, yaşadığı sürece Çankaya’da oturduğu evi kullanabilecekti. İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek öğrenimlerini tamamlamaları için, gereken maddi yardım yapılacak; faizden kalan para, her yıl, yarı yarıya Türk Dil ve Tarih Kurumu’na ayrılacaktı.(32) (Devam edecek)… DİPNOTLAR: 21 a.g.e. sf.490 22 a.g.e. sf.491 ve “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” Prof.Utkan Kocatürk, İş Bank. Yay., sf.387 ve 388 23 “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” Prof. U.Kocatürk, İş B.Yay., sf.381-398 24 “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” Prof. U.Kocatürk, İş B.Yay., sf.381 25 “Tek Adam” Ş.S.Aydemir, 3.Cilt, Remzi Kit., 8.Baskı, İst.-1983, sf.547 26 “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” Prof.U.Kocatürk, İş B.Yay., sf.381-393 27 a.g.e. sf.384 28 “Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü” Dr.Eren Akçiçek, Güven Kit., İzm.-2005, sf.189 29 “Ord.Prof.Dr.E.Frank’ın Türkiye’ye Gelişi, Atatürk’ü Muayenesi ve İsmet Paşa’nın Yardımı Hakkında Kendi Beyanına Dayanan Anekdotlar” Şişli Çocuk Has.Tıp Bülteni, 24.04.1989, sf.609; ak. Dr.Eren Akçiçek, a.g.e. sf.188 30 a.g.e. sf.188 31 “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” Prof.Utkan Kocatürk, İş B.Kül.Yay,. sf.373 32 “Atatürk’ün Vasiyeti” Mazhar Leventoğlu, İst.1968, sf. 9, ve “Atatürk’ten Hatıralar-II”, Hasan Rıza Soyak, 1973, sf.752; ak. Prof.Dr. Utkan Kocatürk, “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” İş B.Yay., sf.385 ve 392
Metin Aydoğan