Bu sene 95. Yılını kutladığımız Atatürk’ü anma ve gençlik spor bayramının yıl dönümünde o kadar şey yazmak istiyorum ki, kelimeler peş peşe sıralanıyor ve ben hangi kelimeyi kullanacağımı şaşırıyorum.
15 Mayıs 1919 sabahı Şişli’de bulunan evde, sigarasını söndürerek Galata köprüsünden bindiği çürük bir gemiyle beş on arkadaşı ile 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk Generallik elbisesini çıkararak vatanın kurtuluş ve kuruluşu için ilk adımı atmış. O adımın çıkardığı sesleri Türk gençliğine emanet ederek, ülkenin bağımsızlığı ve ülkenin kardeşliği çağrısında bulunmuştur.
19 Mayıs 1919 da ilk ses veren bu adımların atıldığı günden 23 Nisan 1920 ye kadar, Anadolu’da büyük görüntüler sergileyen bu büyük insan yılmadan yorulmadan ülkemizi cumhuriyete taşımıştır.
Onun mücadelesi ve verdiği büyük emekler asla unutulmamalıdır. Nesilden nesile taşınmalı 19 Mayısların önemi her yıl biraz daha hı kazanmalıdır. Atatürk’ü bir lider, bir Türk ulusunu parıldayan ışığı ve bayraklaşan sembolüdür. Bu ilk savaşımı 19 Mayıs’ı gençliği emanet etmekle yarınların Türkiye’sini parola ve işareti olarak gençliği ve cumhuriyeti göstermiş, hür ve demokrasi imkanlarıyla yaşanacak bir ülke bağımsızlığını işaret etmiştir.
İşte onun işaret ettiği hür ve bağımsız bir ülkede bugün yaşamış olmanın elbette her vesileyle heyecanını doymak ve yaşamak mecburiyetindeyiz.
Evet, bu sene elim bir facia dolayısıyla yaşanan bir kömür ocağı faciasıyla buruk kutlama mecburiyetinde olduğumuz bu bayramı belki biraz sönük ve renksiz geçirme mecburiyetinde kaldık. Çünkü çok genç yaşta insanlarımızı yerin onlarca metre altında ki toprakta ekmek uğruna şehit verdik.
Elbette acımız büyük, bütün bunlara rağmen yinede dimdik duracak ve gençlerimizin heyecanına ortak olacağız. Evet, Atatürk 19 Mayıs 1919 akşam beş günlük dalgalı bir Karadeniz yolculuğundan sonra Samsun’a şimşekler çakan ve gökyüzünün alarm verdiği karanlıklar altında Samsun limanına çıkar çıkmaz, postaneye koşar çünkü onu Amasya’da bekleyen bir ufak askeri birlik var. Ona ulaşması lazım.
PTT memuruna hemen acele der, bana Amasya ya bağla…
Memur Ata’yı tanır. Yanında beş on tanede rütbeli ve rütbesiz askerler vardı.
-Aman komutanım der yıldırımlar düşüyor ben nasıl maniple ile Amasya’yı ararım.
Atatürk ısrar eder, memur ısrarı dinlemez, yıldırımlar ölüm getirir, der. Atatürk, arkadaşlarımın ellerinden tutar, en son askere talimat verir. Soy ayakkabılarını, çıplak ayakların toprakla temas etsin. Emir uygulanır, bir elini maniple başındaki memura verir, çevir der. Amasya’daki askeri birliği oradaki komutan ses verir, sizleri bekliyorum komutanım der ve Atatürk yıldırımlar altında gece karanlığında harap bir araç içinde yol alarak kurtuluş ve kuruluşa giden yolda ilk imzayı atar.
Onun için bu vakalar, bu kurtuluşun anlamı iyi anlatılmalı bu vatan topraklarında yatan binlerce şehidin o kahramanlık destanları unutulmamalıdır. 95 yıl önce işte böyle bir yolculuğun sonunda 19 Mayıs 1919 da güneşler doğdu ve Türk ulusu Cumhuriyete kavuştu…
Bu heyecanla kutladığımız bu günlerin kıymetini bilelim ve destan yazan ve yazdıran bu kahramanları yalnız yılın bir gününde değil, her gün her saat anarak Türkiye Cumhuriyetini ileri medeniyetler seviyesine taşıyalım.
Bayramınız ve bayramımız kutlu, şehit ve gazilerimizin ruhları, şad olsun. Allah ülkemizi kazalardan korusun ve gençler mutlu ve bahtiyar olarak yarınlara taşınsın. Her zaman her yerde NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözü parolanız olsun.
19 Mayıs’lar nice yüzyıllara taşınsın!...
Nejat Taşkın