Şu haritaları incele, beğenirsen kendilerini af-fedeceğim, yok beğenmezsen; cezalarını göre¬cekler.
Coğrafya hocamız, haritaları eline aldı, çevir¬di. Dördü de ayni olduğu için bir türlü mana Veremi yordu. Çok güzel; fakat dördü de birbirinin kopyası.
Vaziyeti olduğu gibi anlattım:
Biz dedim, dört gayeyi isteyen vazifeyi, dört elden geçirip, bir manada topladık. Çok çalıştık. Durum sizin taktirinize kalmıştır.
Hoca memnun kalmış, bu memnuniyetini mü- dürede anlatmıştı.Müdür ceza olarak, yalnız bana, iki hafif değnek cezası verdi.
— Bu dedi, hırsızlığına karşı. Mükâfatımda za-manı gelince alırsınız.
Bir çalmak yoluyla yapılan bu haritalar o
günden sonra, mektep müdürünün odasında asılı kaldı.
Bazen öyle tuhaf, öyle ciddi hadiseler vuku- ı buluyordu ki, bu gün bu hadiseleri hatırladığım zaman bende gülüyor.
— Bunun neresinde ciddiyet var diyorum.
İdadi zabitimiz,Behçet efendi bir gün okula geç kalmıştı. Kendisini çok sevdiğimiz için bu geç kalışı karşısında meraka düştük. Gelişini sa-bırsızlıkla bekledik. Kapıda onu beklerken, o iki tekerleğin üzerinde bini olarak mektebe çıktı gel¬di. Bindiği iki tekerlek, bisikletti, Halebe ilk de¬fa gelmişti ve ilk defada h camız Behçet, efendi binmişti. Yüzünü bisikletin üstünde kan lekeleri kaplamıştı;
— Bu ne hocam, yaralanmışsınız, dedik.
— Sormayın, dedi. Bu bisikleti getirttim, ve bu sabah Babulfaraca doğru bir yolculuk yapayım dedim! beni gören Babulfarac çocukları (şeytan geliyor) diye, taşa tuttular, işte bende bu vazi¬yete geldim. Ellerinden doğrusu zor kurtuldum.
(Devamı var)