Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, Türk ordusunun adeta anayasası olan İç Hizmet Kanununda TSK’yı yönlendiren ve adeta onlara ışık tutan maddeler vardır. İşte bu maddeler arasındaki 35. madde TSK’ya cumhuriyeti kollama ve koruma görevi verir.
İktidarın yeni bakışlarıyla bu madde, TSK yalnız dıştan gelecek tehlikelere karşı harp sanatını hükümetin vereceği direktiflerle yerine getirmesini tayin edecek. Elbette güzel ancak cumhuriyete karşı yapılacak bir girişimde, bu şanlı ve şerefli ordunun seyirci kalmasını düşünmek, acaba hangi noktalarda yansıtılmaktadır.
Bence, benim gibi düşünen birçok kişi bu madde ile oynamayın dememin cesaretini yaşamaktadır. Zira hiçbir asker, hiçbir zaman ihtilal olsun ve ülke askeri idare ile yönetilsin istemez. Çünkü cumhuriyet, medeni seviyelerde benimsenen en kutsal idare şeklidir. Çünkü askerin asil görevi cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak olmalıdır.
Yüce Atatürk 29 Ekim 1923 günü TBMM’de cumhuriyeti ilan kararını verdiğinde, o günkü meclis çatısı altında toplanan ve ülkeyi temsil için gelen vekiller ayağa kalkarak, ‘’ne cumhuriyeti, biz sizi yeni padişahımız olarak görmek istiyoruz’’ dedikleri halde, Atatürk, ‘’hayır, cumhuriyet ilan edilecek ve arzu ederseniz sizin oylarınızla ilk reisicumhur olarak beni seçersiniz’’ demiştir.
Bu mutlu ve heyecanlı başlangıçlarla kurulan cumhuriyet ve onun ordusu, bu şerefli millet ile bu günlere taşınmış ve Türkiye Cumhuriyeti örnek bir cumhuriyet olarak daima var olmanın güzelliğini yaşamıştır. Ordunun iç hizmet kanunundaki bir maddesini ele alarak onların bu güzel duygularına örtüler çekmek ve onları gölgelemek, başarıdan ziyade bir umutsuzluğa teşkil eder.
Hiçbir ordu mensubu kanunların dışında hiçbir yaklaşımı kabul etmediği gibi, onun en büyük güvencesi cumhuriyet ve Türk ulusudur. 27 Mayıs ve 12 Eylül günlerinin içinde bulunduğu şartlara rağmen, ihtilal idaresi kısa bir süre içinde yeniden demokratik ilkelere dönmenin yollarını arayarak, milleti sandık başına çağırmıştır. Bütün mesele laik cumhuriyete sadık kalmak, barış ve huzuru ayakta tutmak olmuştur.
O halde maddeler ne kadar değişirse değişsin, Türk ulusunun ve Türk ordusunun değişmez felsefesi kalplerden sökülemez. Türk ordusu her zaman ve her yerde cumhuriyetin yanında ve korumasındadır. Dâhili ve harici düşmanlar asla emellerine kavuşamayacaklardır. Çünkü Türk milletinin en büyük dayanağı Türk ordusudur ve bu ordu eli kınalı evlatlarımızın yuvasıdır. Yine de hayırlı ve uğurlu olsun diyor ve yaşasın Türk milleti ve onun ordusu diyerek yazımı noktalıyorum.
Nejat Taşkın