Yine şehit haberleri üst üste gelmeye başladı. Havalar ısındı ve terör çirkin yüzü ile yine ortalarda görünerek kalleşçe vurmaya ve öldürmeye başladı.
Analar öğlesine ağlıyor ki, bu kınalı kuzuları allayarak, pullayarak, Vatan görevine gönderen bu yüce analar; işte böylesine hazin tablolarla karşılaşarak Türk Bayrağına sarılı tabutlar karşısında yıkılıp kalıyorlar. Ne olur bunlara çare bulunuz artık. Birbirinizi eleştirmekten ve sen ben kavgası yapmaktan çok daha önemlidir. Ateş düştüğü yeri yakar ifadesi içinde, bu şehit haberlerini metanetle ve sabırla karşılamak asla mümkün değildir. Bu haberler bütün ülkeyi derinden sarsıyor. Evet, üç şehit, üç ana kuzusu yine kalleşçe kurşunların hedefinde ve yirmi yaşlarının baharında hayata veda ettiler. Bayılan ve yok olan anneler, eşler ve arkadaşların yanında bütün ülkenin sarsıldığını görmemek mümkün değildir. O halde, kavgaları bırakıp böyle Türk askerinin ve polisinin güvenlik güçlerinin karşılaştığı bu dayatmalara son vermek gerekir. Bunun hedefi ve adresi politikacılardır. Bunlar bir araya gelecek ve çözüm üreteceklerdir.
Bu topraklarda yaşayacak ve bu toprakların suyunu içecek ekmeğimi yiyecek ve gerektiği yerlerde maaşını ala çaksın ve daha sonra silahını çekip; Vatan görevi için dağda bayırda 24 saat nöbet tutan Mehmetçiğimi vuracaksın. Buna hangi vicdan dayanır, lütfen söyler misiniz?
ANALAR AĞLAMASIN!
Eğer, analar ağlamasın diyorsanız, bunun tek yolu taviz vermeden gerçeği ifade etmek ve doğruları dobura dobur konuşmaktır. Bu ülkenin bölünmeyeceğini ve bölmeye teşebbüs edenlerin hüsrana uğrayacaklarını kesin bildirmek gerekir. Şerefli ve kahraman Türk Ordusu mensuplarını böylesi kalleşçe öldürerek, anaları ağlatmak ve Vatanı parçalamak düşüncesi olanlara taviz vermeden neticeyi bildirmek gerekir. Son otuz yıldır ülkemizin içinde bulunduğu bu feci olayları doğrusu düşündükçe insanın tüyleri kabarıyor ve morali bozuluyor. Doğu Anadolu topraklarının böylesine kana bulanması ve her gün cenazelerin yurdumuzun çeşitli yörelerine taşınması doğrusu insanda moral diye bir şey bırakmıyor.
Son olsun diyoruz, fakat sonuca bir türlü varmak mümkün olmuyor. Bunun tek çözüm yeri politikacılar olduğuna göre, onlarda oyalamadan halkın isteği doğrultusunda kesin kararlarını vermelidirler. Çıkar yol, şehit
Cenazelerinin artık son bulması ve anaların ağlamamasıdır. Yalnız analar değil ülkede ağladığına göre artık bunun neticesinin ne kadar karanlık olacağını ifade etmek gerekir.
Bu ulus ve bu topraklar Kürdü ile Çerkezi ile ve her türlü etnik guruplarıyla yüce Atatürk ve arkadaşlarının azimli çalışmalarıyla yüz binlerce şehidin kanı ile kazanıldığına göre, artık neticesi ne olursa olsun kesin konuşarak haritayı çizmek gerekir. Bu harita işte şimdi önümüzde duran TÜRKİYE CUMHURİYETİ HARİTASIDIR ve BAYRAĞI AYYILDIZLI BAYRAKTIR.
Kimse bu düzenlemeleri bertaraf edemez ve netice almaya da kalktığında karşısında Büyük Türk Ulusunu ve Devletini görür.
Ülkemizi öylesine kan ve gözyaşına boğan ve hele kendi içimizde büyüyen ve gelişen bu insanların bu tür davranışlarına artık tahammülümüz kalmadı. İktidarı ile muhalefeti ile medyası ve her türlü yayın organlarıyla bu gidişe ciddi dur demenin zamanı geldi ve geçiyor. Onun için dün yeniden taşınan üç tabutun arkasından akıtılan gözyaşları ve VATAN BÖLÜNMEZ yükselen sedaları artık bir neticeye bağlanmalı ve kesin kararlarla yapılması gereken yapılmalıdır. Yoksa bu kan ve gözyaşı hep ertesi gün unutuluyor ve yeniden dağda bayırda kurulan pusularla al sana üç şehit diyerek, nereye gideceğimiz ve ne yapacağımız bizleri derin derin düşündürüyor.
Onun, için tedbir ve karar elinizde olduğuna göre, artık yeter verdiğiniz tavizler kesin neticeleri ilan ediniz ve durdurunuz kan ve gözyaşını. Parolanız ve işaretiniz tek cümle olsun: BU ÜLKE BÖLÜNEMEZ; BÖLÜNMESİ İÇİN ÇABA SARF EDENLER MUTLAKA HÜSRANA UĞRARLAR?
Şehitlerimize Tanrıdan binlerce rahmet ve Büyük Türk Ulusuna ve yakınlarına baş sağlığı diliyor tekrar, son olsun istiyorum?
Nejat TAŞKIN