Onu İstanbul ilinde sevgili hemşerim, Rahmetli Kilis Ortaokulu Resim Öğretmeni Ömer Lütfi Erdem?in oğlu Işık vasıtasıyla tanımıştım. Elbette Ömer Lütfi Erdem ve Işık erdem yeni yetişen nesillerimiz için biraz geç kalmış bir ifade sayılırsa da ,bir çok sevgili Kilis? li hemşerilerimizin karnelerinde bu güzel hocamızın imzası oluşmuş ve bu imza ile rahmetli Nedim Ökmen dahil, bir çok güzide isimler hayat bağı içinde bir Kilis duyarlılığı yaşatmışlardır.
İşte Murat Ataköşker ve Eşi Serap Ataköşker? i yedi yıl önce böyle tanıdım ve Pendik İlçesinde de oturdukları için sık sık görüşme imkanımız oldu. Hatta Serap hanıma iş konusunda doktor hemşerimiz Mustafa Tekçe kanalı ile de yardım elimizi uzattığımızda bugün Kartal Eğitim ve araştırma hastanesinde aranan isimler arasında kendisini çalışkanlığı ile tanıtma fırsatı bulmuştur.
Bütün bunlar normal akışı içinde devam ederken, geçtiğimiz günlerde bir telefon konuşmasında ahizenin öbür ucunda ki ses, bir anda; ?Murat?ı kaybettik? dediğinde dünyanın yıkıldığını ve ben ?Hangi Murat? dediğimde ağlayan sesin ?eşim Murat? demesiyle çok daha üzücü duygulara kapıldığımı bir kere daha belirtmek isterim.
Evet, bu sevgili hemşerimizi çok genç yaşta ve masası başınsa iş yerinde yakalayan kalp krizi bir anda hayatın akışı içinde seyrini değiştirmiş ve bir matem havası ağırlığı ile Kilis yolunda bir ambulans bu sevgili hemşerimizi Kilis topraklarına taşımıştı. Hemşerimiz sayın Hayrettin Çaycı? nın Genel Müdürü olduğu SARKUSYAN fabrikasında yıllardır çalışma hayatını devam ettiren merhumu bayram ziyaretlerimiz içinde görmüş sesini duymuş kayınpederi ve kayınvalidesi ile konuşarak yarınların güzelliğini Kilis?e taşımaya çalışmıştık. Bu kaderin ördüğü bir ağdı ve bu ağa hepimiz uymak zorundaydık .Elbette genç yaşta toprakla buluşmak kolay olmasa gerek. Giden gidiyor da, geride kalan aile fertlerinin ve hele biricik oğlu Burak?ın içinde bulunduğu durum elbette inanılması ve aşılması güç durumdur.
Ama ne olursa olsun, kader ağlarını böyle örmüştü ve katiyen isyan etmenin faydası yoktu. Çünkü, isyanlar o toprağa bıraktığımız insanın kemiklerini sızlattır ve huzurunu kaçırırdı. Onun için, Tanrı verdi ve Tanrı aldı deyimi içinde yarınlara yepyeni projeler sunarak, merhumun istediği tarzda hayatı idame ettirmek gerektir, diye düşünmekteyim.
Evet, sevgili Murat, sağlığında hep Kilis derdin ve fırsat bulduğun zamanlar o felhanlı topraklarda bulunmak isterdin. Aha şimdilerde o Kilis?te ebedi istirahatgahındasın. Elbette insan hayatı bazen arzuladıkları ve hayal ettikleri işlemlere bir türlü kavuşma imkanı bulamadan bu dünyayı terk edip gidiyorlar. Kilis?te dün toprağa verilen ve namazının kılındığı camide bende bulunmak isterdim. Ama ne yazık ki artık ne yaşım ve nede içinde bulunduğum şartlar beni arzu ettiğim ortamlara taşıyamıyor. Ama inanıyorum ki musalla taşına konan tabutun önünde cenaze namazın kılındıktan sonra, mutlaka o kalabalık cemaate hoca dönerek üç defa sormuştur.
MERHUMU NASIL BİLİRDİNİZ?
Hep bir ağızdan :
EYİ BİLİRDİK; sesleri yükselmiş olduğuna göre bende buradan tekrar ve tekrar sesleniyor ve diyorum ki:
ÇOK İYİ BİLİRDİK?
Sevgili eşin Serap hanıma ve oğlun Murat?a derin baş sağlığını seni tanıyan bütün yakınlarına da diliyor ve seni Tanrının yüce katında rahmetlerle anıyorum.
Sen rahat uyu sevgili hemşerim!...Ruhun şad olsun!
Nejat TAŞKIN