12 yıldır ülkeyi yönetiyorsun. Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyette ve getirdiği demokrasiyle halkın sandığından çıkarak Başbakanlık koltuğuna oturuyorsun.
Bu güzel bir olay…
Ama ne yazık ki, son bir yıldır her gün bağırıyor. Her gün ortalığı kasıp kavuruyorsun. Hele 17 Aralım 2013 den bu yana çok daha bağırıyor ve bizleri adeta korkutuyorsun. 3 yaşında ki torunum Burak siz ekrana çıktığınızda korkarak yanıma koşuyor ve kucağıma sığınarak, bu amca niye bağırıyor dede diyerek doğrusu hayretle sizi izleme altına alıyor.
Korkma oğlum, torunum diyorum. O bu ülkenin Başbakanı. Bağırırda, çağırırda ve tam bu bağırmalar çağırmalar altında kendini savunma mecburiyeti içinde olduğundan 30.Mart.2014 tarihine kadar bağıracak ve 31.Mart.2014 sabahı sen selamet ben selamet diyerek halkın onurlu oyları ile herkes gibi oda hak ettiği yeri bulacaktır.
Ama o güne kadar, mutlaka daha çok bağıracak, Haşhaşiler diyecek, kumpas diyecek, paralel devlet itirafları ile camide içilmeyen içkileri Kabataş’ta saldırılan 100 kişilik hayali kadın fotoğrafını sahneleyecek ve aldığı yüzde elli oyu zor tuttuğunu ifade ederek daha çok daha gür bir sesle bağıracaktır.
Hâlbuki 80 milyon insanımızın Başbakanı olarak daha mülayim, daha samimi daha etkileyici ülke sorunlarını ne yapacağı işleri belirterek konuşma durumuna gelmiş olsa, aldığı alkışlar daha samimi olmaz mı?
Bakınız dünya devletleri Rusya ve Amerika kırım üzerinde oynarken, kan ve gözyaşı ile sınırları çizilen Kuzey Kıbrıs Topraklarında artık geri plana itilen bir Türk toplumunun gündemi oluşturulurken miting meydanlarında aş ve iş müjdesi bekleyen insanlarımıza bağırarak, onları tehdit ederek 3 yaşındaki torunumu inciterek ve korkutarak ekranlarda ben varım demenin fotoğrafını izlem altına aldığımızda doğrusu Cumhuriyetimizin 90. Yılını kutladığımız bu güzel günler içinde daha canlı daha sevecen bir Başbakan görmek istiyoruz dersem bana elbette kızmazsın çünkü suçlular bağırır, çağırır ve suçunu örtmek isterler. Suçsuzlar çok daha mülayim ve daha soğukkanlı halkın yanına sokulun, onun elini sıkmak istediklerini öğrenir ve ülkenin geleceğine birlikte çözüm ararlar.
Onun, için ne olur ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğini asgari ücretli on milyon vatandaşa nasıl merhem olacağını ve bu sorunlu trafiği nasıl çözeceğini Sincan’da, ve diğer yerlerde yıllardır göz altında bulunan Genelkurmay Başkanı ile diğer komutanların, gazetecilerin ve güzel vatan sever insanların nasıl hürriyetlerine kavuştuklarını dile getirerek, biber gazı olmayan basınçlı suyla susturulmayan gençleri dinleyerek gezi parkında gençlerin arasına karışıp, ben sizin Başbakanınızım diyerek, sorunları dinleyim, 3 yaşındaki torunumun gözünün içine bakarak sevgi sunmanın imkanı varken bir kere daha sana 83 yaşımın verdiği cesaretle soruyorum.
Niye bağırıyorsun Sayın Başbakanım…
Sende bu ulusun bir ferdi ve bu ulusun oyları ile bu noktalara elen bir Başbakan olduğuna göre, niye bağırıyorsun, sorusunu tekrar tekrar soruyor ve sandık günlerinin ülkemize refah ve mutluluk getirmesini diliyorum.
Nejat Taşkın