40 yıl önce emekli olduğumda emekli subay ve astsubayların derneği müşterekti. Üyesi olduğum bu dernekte bir ara seçimler geldi çattı ve ben astsubay arkadaşlarımın üye çoğunluğu sebebiyle o gün başkan seçildim. Pendik’te subay ve astsubay emeklilerinin bulunduğu bu dernekte başkanlık görevi uhdeme tevdi edilmişti.
Ben hemen söz aldım. Oylarınıza teşekkür ediyorum ama piyade okulunda görev yaptığım yıllarda komutanım olan emekli Albay Hakkı Demirel’in bulunduğu bir ortamda ben başkan olamam. Oylarınızı Albay Hakkı Demirel adına istiyorum ve ben de onun yardımcılığı görevini üstleniyorum.
Yıllar geldi geçti. 1980 ihtilali ile subay ve astsubay dernekleri ayrıldı. Biz müşteki duruma düştük ama itiraz etmedik.
Yıllar yine geçti ve dernek başkanı Okan Albayımızın yardımları ile çağrı alıp yeniden misafir statüsü ile derneğe üye olmaya başladık. İşte birkaç gün önceki ziyaretimde tüm bunları anlatan emekli Deniz Albayı Fahrettin Yavuz yeni seçilen 1939 doğumlu Ata Albayı bana tanıttı. Kendisini tebrik ettim, kutladım. Sıcak bir görünüşü vardı.
Aynı birlikte yan yana didinerek çalışan subay ve astsubayların, emekli olduklarında ayrı bir görüntü vermelerinin anlamı bizi hep rahatsız etmiştir.
Biz Kenan Evren Paşa’nın da bu ayrımcılığına bir mana veremedik. Yıllarca gazetelerin küçücük sütunlarında bulunan seslerimiz de netice vermedi.
Başkan Ata Albayın sıcak görüntüsü beni duygulandırdı ve başkan yardımcılığı görevini alan Okan Albayımın da büyük desteği ile Pendik ilçesinden sesleri duyulan bir dernek olacağına inanıyor ve bizlere açtıkları bu kapıdan her gün onları selamlayarak, mahcup etmeyerek ve şanlı ordumuzun mensupları olarak hep omuz omuza, sırt sırta bir duygu heyecanı içinde bulunacağımızı belirterek başkanın elini sıktım. Pendik Emekli Subay Derneği’nde dalgalanan Türk bayrağı ve duvardaki Atatürk fotoğraflarına bakarak veda ettim.
Yeniden görüşme ümidi içinde işte bu köşe yazımın fotoğrafı çıkmış oldu.
Nejat Taşkın