Ne kadar, gururlansak, azdır diye düşünüyorum. Çünkü komşu ilimiz Gaziantep uluslar arası platformda yıldızlaşan yemek kültürlü bir kent olarak seçildi… UNESCO Gaziantep’e baklavası künefesi ve kebaplarına hiç tereddüt etmeden yıldızları kondurdu. Evet ağız tadının bu hilesiz kenti Gaziantep ilimizle ne kadar övünsek azdır. çünkü yılların içinde bu kentimize hangi taraftan bakarsak bakalım, onların bu yemek kültürün de asla hile bulamazsınız ve ağız tadıyla daima öne çıkan lezzetleri sofraların bu büyük ve ihtişamlı görünümünü bir kere tattığınız da asla ve asla unutamazsınız. İşte dünya sofralarında artık ön planda bir içli köfte bir yuvarlama bulacak ve bazen tükettiğiniz gördüğümüz yederlerde daha yok mu diyeceksiniz… İşte bu özellikleri ile ekranlara yansıyan ilimiz Gaziantep’i uzun uzun izleme altına aldım ve her ziyaretimde ayrı bir duygu seli yaşadım. Yıllar evvel şimdi rahmetli olan bir arkadaşımla Gaziantep’e gitmiş çarşılarını ve pazarlarını dolaşıyorduk bir peynir satıcısı önünde durduk arkadaşın dükkân önünde tepsi içinde bulunan beyaz peynire imrenerek baktı ve satıcıya yaklaşarak fiyatını sordu bana beş kilo verir misin dedi satıcı bu sıralarda mı yiyeceksiniz yoksa kışlık mı hazırlığı mı dedi arkadaşım kış için deyince satıcı bu peynir hemen yemelik için hazırlanmış peynirdir dedi. Ben sana kış için hazırlatır istediğin yere getiririm diye ilave etti… Arkadaşım bu dürüst alış verişe çok imrendi bizim saat 17 ‘de İstanbul hareket ediyoruz. Otobüs garajına getirebilirseniz 10 kğ hazırlayın diyerek ücretini sordu satıcı getirdiğinde alırım dediğinde arkadaşım bu dürüst esnafın güzel ligini düşünmeye başladı ve arkadaşıma getirilen peynir garajda teslim alındı ücreti ödendi o kış ve sonraki kışlarda hep sipariş edilip bu lezzetli peynir arkadaşımın evine ulaştırıldı.şimdi devam edip etmediğini bilmiyorum arkadaşımın vefatından sonra biraz uzak kaldık.bu esnaf eski belediye binasının karşısındaydı ve arkadaşın her vesileyle bana bu esnafı anlatırken ben bütün Gaziantep halkı böyledir diye ifade ederdim. İşte bugün aldıkları yemek kültürünün madalyalarını elbette hak etmiş olarak bende bir Gaziantep vatandaşı olarak gururlanmaktayım çünkü ilk yılları Gaziantep Akyol semtindeki erkek sanat enstitüsünde gecen bir örgenci olarak o şehrin insanlarındaki güzelliği hep yaşadım ve yaşadım çünkü bir beyaz Mustafa vardı becerikli. Dürüst bir Gaziantepli kimliği ile uzun yıllar onun icatlarını ve esprilerini hep hatırlayarak ona Allahtan binlerce rahmet diliyor ve bu vesileyle bütün Gazianteplileri selamlamak istiyorum… Bir Gaziantep mutfağının bu güzel görüntüsü içinde, gözümün önüne gelen Gaziantep baklavalarını düşünmeye ve İstanbul da nasıl bulurum diye düşünmeye başladım. Yolum Aksaray ve Karaköy düştüğünde veya ne yapıp edip Gaziantep’e gitmeye karar verdiğimde. Önce kısmet olursa kıymalı köfte sonrada baklavasını yemek ve bu güzel onurlu madalyonunu alanları Gazianteplileri kutlayacaktım. Ama yine mutluyum ve sevinçliyim yıllardır yazı yazdığım zafer gazetesinden bu Gazianteplileri kutlamak şansını yakalamış oluyorum. Yüce Atatürk ün ilk gazilik unvanı verdiği bu kent ve halkı her şeye layıktır. Onları bu heyecanla bir kere daha selamlıyorum ve kutluyorum.