Ne çok “ mış gibi” yaşıyoruz bu hayatta. Sadece olmuş olması için, üzerimizdeki sorumluluktan kurtulmak adına yapıveriyoruz bazı şeyleri. Bu bazen işlererimiz, sevgimiz, yardımlarımız ve bazen ise ibadetlerimiz “mış gibi” içi boş ve anlamsız oluyor malesef.
Doğan Cüceloğlu’nun “mış gibi hayatlar” kitabını okuduğumda hissettiğim bu düşünceyi gariptir ama sabah ezanını dinlediğimde de hissettim. Sonsuz huzur veren o ezan eşliğinde düşündüğüm sayısız dünya telaşını, işlerini, içinde bulunduğumuz kausu ve gittikçe yok olan insanlığı geçirdim içimden.
Okunan ezan, tüm evrene hükmedip huzur, güzellik yayarken yürekler mutmain olamıyordu sanki.insanlık olarak hep yarımdık hep eksik. Çatlak bardak misaliydik adeta. Ne kadar su aktarılsa da güzellik misali hayatımıza dolamıyorduk bir türlü. Çünkü fitneler, kötülükler ve çıkarlarla çatlamıştı bardaklarımız. Biryandan dolup bir yandan boşalıyordu ruhumuz.
Bir türlü huzurla güzellik iyilik anıtı olmayı başaramıyordu insanlık. Dolmadan taşılmaz demişti şair. Dolamayan, taşamayan, hep kıt kalan yanımız bu durumu inkar edercesine derya deniz görünmeye çalışıyordu. Oysa bir görebilseydik damlamız yoktu içmeye !
Güzellik huzur ve barışla dolu bir dünyada dolup taşmak dileğiyle...
Çöl güzel çok anlamlı ve çok doğru bir yazı... emeğinize sağlık...