Biz çocukken
hiç duymadığımız, kullanılmayan ama son
yıllarda çok fazla hatta abartı düzeyinde duyduğumuz sözcüklerden birisi;
organik ürün!
Öncelikle organik
ne demek ? sebze,meyve vb. için kimyevi gübre, hormon vb. kullanılmaksızın
doğal yolla üretilen ürünlere verilen isim. Bu açıklamaya baktığımızda
günümüzde üzerinde “ organiktir” yazan tüm ürünlerin böyle olmadığını düşündüm
açıkçası. Çünkü küreselleşmenin arttığı dünyada, makineleşen tarımla
birlikte doğal yollardan ürün elde etmek
de zorlaştı. Oysa eskiden insan gücüyle işlenen tarım arazileri çeşitli hayvan gübreleriyle de daha verimli topraklar
haline gelirdi.
Aslında işin daha da temeline indiğimizde
tarım sektörünün böyle farklılara
uğramasının nedeni toplum yapımızdaki
değişmelerden kaynaklanmaktadır. Bu değişmeler bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızlı bir şehirleşme hareketinden
kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de 1960’lı
yıllarda şehir nüfusu köy nüfusundan çok
gerilerdeyken bu durum yıllar ilerledikçe tam tersi olmaya başlamıştır. 2010
yılı istatistiklerine baktığımızda ise şehirde yaşayan kişi nüfusu köylerde
yaşayana oranla nerdeyse 3 kat fazladır. Bu durumu tetikleyen nedenlerin
başında köylerde sağlık, eğitim ve sosyal olanakların yetersiz
kalması; insanların ihtiyaçlarını
karşılayamaması. Ayrıca büyük şehirlerdeki iş imkanlarının ve renkli hayatın
insanlara daha cazip gelmesini söyleyebiliriz.
Bunların yanı sıra eskiden aynı çatı altında
yaşayan anne-baba-oğul-gelin-torun
tarımla ilgilenmekte zorlanmazken;
günümüzde torunun eğitimi, daha sosyal şartlarda yaşaması başta neden
olarak ele alınıp şehre taşınmalar olmuş ve yalnızlaşan anne-baba da tarıma
eskisi kadar destek verememiştir. Azalan tarımlaşma da arz talep dengesini
olumsuz etkilemiş ve dolayısıyla
ürünlerde fiyat artışı olması kaçınılmaz olmuştur.
Şehirleşme
ve köy nüfusunun bu dengesiz dağılmaya başlaması alternatif tarım anlayışını
gündeme getirmiş ve organik(!) kelimesi de buradan ortaya çıkmıştır. Şimdiler
de İnsanlar bu kavramı markette,
pazarda, bakkalda, şarküteri dükkanlarında vs. bolca dile getirmeye başladılar.
Organik ürünlerin normal ürünlere oranla daha
da pahalı olması neden bu kadar elit bir kavram gibi anılmasının da ipucu
aslında. Ne kadar pahalıysa o kadar
kaliteli ve doğal olur algısı da bir o kadar ilginç!
Tabii bu
durum birilerinin çok işine yaramaya başladı.Kapitalist dünya bu kavramı çok
sevdi ve insanları sömürmek için yeni bir yöntem olarak kullanmaya başladı.
Çünkü toplumda yoğun iş temposu ,stres
ve mutsuzluk virüsleri yayılırken sağlıklı ve uzun yaşam neredeyse hayal olmaya
başladı. Dolayısıyla insanlar da
sağlıklı olsun üç kuruş fazla olsun demeye başladı.( tabi asgari ücretliler ve bunun
altındaki insanların büyük çoğunluğu hala bu lükse erişemeyenler. Adam evine
ekmeği zor götürürken yanına yumurta da alabiliyorsa ne mutlu. Normalde
ortalama 40 krş olan yumurtaya organik diye 1 tl vermek çok lüks bir durumdur.)
Babamın
çiftçi olmasından dolayı tarımla hala uğraşmak ve bunu doğal yollardan yapmaya
çalışmak ne kadar zordur biliyorum.
Çünkü çiftçi minimum fiyatlara satarak
emeğinin karşılığını alamazken, tüketici maksimum fiyatlar ödemek zorunda
kalmış dengesiz bir ücret tablosu meydana gelmiştir. Bu konuda devletin
çiftçilere ve köydeki insanlara gerekli desteği vermesi halinde arz-talebin
karşılanacağı ve dengesiz fiyatların normalleşeceği kanaatindeyim.
Değişen
toplum yapısı, küreselleşme, tarım, sanayi vb. tüm algıları açıklayarak organik
ürün mantığını ele alsam da şunu asla kabul edemiyorum o da; Doğal ve sağlıklı
yaşamak herkesin insanlık hakkı olmasıyken
bunun lüks haline gelmesi… Dilerim bir
gün tüm insanlar sağlıklı yaşam hakkını gönüllerince kullanabilir inşallah.
Not. Bu yazımı
babam gibi çiftçi olan ve bu sektörde hakkıyla helalinden çalışıp var olmaya
çabalayan tüm emektarlara ithaf
ediyorum..
Nezihe KARA
Nezihecim devir öyle bi devir olmuşki Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmiyor.Emekleri sömürülüyor çifçilerimizin tarım ve hayvancılık yapan insanlarımızın.Daha akşam gıbte ederek seyrettim Karadeniz fındığı 8 liraya satıp insanlar bu nedir ya deyip fındığını ateşe vermişler.Malesefki tezgahlarda 45 ve 65 arası işte bu fındığın 8 liraya satılmasını karar kılanlara sözüm haramı boğazına dizilsin hakkını yediği garibanın hayatıyla ,sağlığıyla oynadığının farkına varmadan yaşadığı için yada öyle geçinmeye çalışarak lüks hayat yaşayanlara sözüm su testisi su yolunda kırılsın inşiallah