Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) ve Arap Baharının kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediğini görüyoruz. ABDnin hazırladığı ve Avrupa Birliği ülkelerinin destek verdiği projelerin, İsrail yararına olan gelişmeler olduğu da ortadadır.
Ortadoğu coğrafyasında kaynakların paylaşım savaşına dönüşen Baharın etkisi, İslam devletlerinde büyük bir yıkıma sebep olmuştur.
Bu tabloda, emperyalist zihniyetin Ortadoğuda ilerlemesinin önüne, tarihten gelen misyonu ile Sünni Türkiyenin çıkması beklenmişse de, maalesef Türkiye izlediği ABDci politikalar ile kendinden beklenileni verememiştir.
Öyle ki, ülkemizde iktidar ve muhalefet kan ve gözyaşının yanında durmuş; onlarla beraber İslam âleminin karşısında yer almıştır.
Bu dünyalık menfaat görüşü siyasilerimizi ve onların ardından gidenleri de ahiret kaygısından ve de istikametinden çok uzaklaştırmıştır.
Tam bu esnada, Rusyanın tavrı dikkat çekicidir. Rusya, İslam âlemine yönelik taarruzlarda sıranın Suriyeye geldiği bir esnada Suriyeye sahip çıkmış, ABDnin bölge üzerindeki hesabını durdurmuştur. Suriyeye sahip çıkış, diğer Müslüman halkların güvenliğini de bir manada temin etmiştir.
Tarihi geçmişinde 2. Ekaterina döneminde Müslümanlara haklar tanıyan Ruslar, daha sonraki Çarlık döneminde bu tavrı sergileyememiş ve ülkelerinde İslamın yaşanmasına izin vermemişlerdir.
Rusya tavrını bugün ortaya koymuş, Müslümana sahip çıkmış ve ABDye ve ABD yanlısı olan İsrail ve Türkiyeye dur demiştir.
Türkiye söylemleri ile İsraile karşı Arap - İslam âleminin yanında olduğunu bu izlenimi vermek için hareket etmekte idi. Ama sonunda görülmüştür ki Türkiye siyasileriyle Arap - İslam aleminin yanında olmamış, Ortadoğuda Büyük İsrail devletini kurmak isteyen İsrailin safında durmuştur.
Türk siyaseti sadece one minute gibi tiyatrolarla Müslümanları yanıltırken, İsrail ile yaptığı istihbarat anlaşması, su anlaşması gibi 20nin üzerindeki anlaşmalardan hiç birini fes etmemiştir.
Türkiyenin bu ikiyüzlü siyasetini Suriye olayı ile çok daha iyi görmekteyiz.
Suriye örneğinde sergilediği ve Müslümana sahip çıkan tutum, Rusyayı İslam âleminde farklı bir noktaya da taşımıştır. Belirttiğimiz gibi Türkiye bu süreçte, liderlik vasfını halkların gönüllerinde yitirmiştir.
Rusya ise, doğru politikalar izlerse belki de hiç ummadığı bir zamanda Müslümanların sığındığı bir liman olabilir.
Duma ziyaretimiz esnasında Kızıl Meydanda gezerken, üzerinde yapılış tarihi 1300lere uzanan sokak lambalarına rastladık.
Rusya tarihi çok eskilere dayanan bir devlettir. Bizim bu dünyayı ilk ziyaretimiz olan 1979dan beri derin devlet anlayışı ve köklü medeniyetine olan ilgimiz bu ziyarette de araştırmalarımıza neden oldu.
10 senedir ilişkimizi kesmediğimiz Rus ilim adamları, bize Rusların hiç de anlatıldığı gibi olmadığını ispatladı. Kadim bir millet, sıcakkanlı, hoş sohbet insanlar, kurallara bağlı medeni bir cemiyet
Gördük ki, Rus halkı için söylenenler ve komünist Rusya için denilenler aslında ABDnin psikolojik savaşından başka bir şey değil
Burada Rusyanın bilim - teknik, sanayi ve hatta medeniyette ABDnin fersah fersah ötesinde olduğunun altını çizmek gerekir.
Ancak tüm dünyaya kâğıdı boyayıp parasını satan ABD, psikolojik savaşın her türünü devreye sokarak, büyük bir medeniyet olduğunu lanse etmektedir.
Bire bir şahit olduk ki Rusya, ABDnin her konuda ilerisinde. Sadece bunu dünyaya ifade etme gereği duymuyor. Yoksa tarihi 200 yıla dayanan bir ABD ile kıyas bile edilmeyecek maziye ve medeniyete malik
Rusya İslam âlemi ille daha yakın ilgilendiği takdirde dünyanın merkezine geleceği muhakkaktır.
Şayet böyle olursa, emperyalizm dünyada en büyük darbe alacaktır.