Büyük Ortadoğu Projesinden veya iki yıldır devam eden Arap Baharından bahsederken, demokrasi gerekçesinin ardındaki gerçeklere dikkat çekiyoruz.
Her iki proje de İslam coğrafyasına yöneliktir ve işgal hareketidir.
Tunus, Mısır ve Libya Müslüman ülkelerdi, zengin yeraltı kaynaklarına sahipti ve işgal edildiler.
Batı şimdi de Afrika kıtasındaki Müslümanlara yöneldi.
Kaynaklarını tüketen Avrupa ve ABD için el değmemiş yeraltı zenginlikleri ile Afrika yeni hedeftir.
Hatırlanacaktır, geçtiğimiz ay Sayın Başbakan da buraya bir dizi ziyarette bulunmuş ve ticaret hacmimizi arttırmaktan bahsetmişti.
Ancak dünyanın en zengin altın rezervlerine sahip kıtası, sömürülmek için saklanıyor olsa gerek.
Zira Erdoğanın gezisinin sona ermesinin hemen ardından Fransa, 2012 senesinde BMde alınan bir karara dayanarak Afrika kıtasındaki Maliye müdahale etti.
Suriyede ciddi bir işgal ve direniş söz konusu iken bu ülkeye, Rusya ve Çinin itirazı nedeniyle müdahale etmeyen BM, el değmemiş ve korumasız Afrikaya hemen yönelebiliyor.
Fransa, askeri imkânları ile eski sömürgesi olan ülkedeki darbecileri desteklemek için kadın ve çocuk Müslüman halkı katletmeye başladı.
Kimsenin sesinin çıkmadığı hatta İngilterenin destek vereceğini duyurduğu bu işgale, en azından Türkiyenin itiraz etmesi gerekir.
Zira 1915te vuku bulduğu yalanı ile batı ile olan ilişkilerimizde devamlı surette ısıtılan Ermeni soykırımı meselesini Fransa öne sürmektedir.
Dünya nezdinde Türkleri soykırımcı olarak ilan eden Fransa, 21. yüzyılda herkesin gözü önünde Libyadan sonra Malide Müslüman kıyımı başlatmıştır.
1915 olaylarından yola çıkarak bahsi geçen soykırımdan kastedilen de aslında Anadoludaki farklı kimliklerin Müslüman oluşu değil midir?
Fransa bugün Afrikada soykırımla Müslüman halkı yok etmektedir.
Ancak işlemediği bir suç üstüne kalan Türkiyeden bu suçun gerçek failine bir itiraz henüz yükselmiş değildir.
Tam tersine AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Çelik, Maliye müdahale için çıkan karar Suriyeye neden çıkmadı? diye sormaktadır.
Top ve tüfeklerin mücadelesi aslında inançların mücadelesidir.
Bugün yalnız İslam coğrafyasıyla uğraşılması ve Müslümanların katledilmesi bunu ifade etmektedir.
24 Aralık 1999 akşamı konuşan Papa 2. Jean Paul, birinci bin yılda Avrupanın ikinci bin yılda Amerika ve Afrikanın Hıristiyanlaştırıldığını, üçüncü bin yılda da Asyanın Hıristiyanlaştırılması gereğini vurgulamıştı.
Öyleyse bugün BOP ve Arap Baharı kapsamında Asyada yaşananlar büyük bir Hıristiyanlaştırma hareketinin de bir parçasıdır.
Bunlara destek de Asyanın ve Afrikanın Hıristiyanlaştırılmasına destek manasına gelir ki, Allah böyle bir akıbetten milletimizi korusun.