7 Aralıkta Kilisin düşman işgalinden kurtuluşunu birçok etkinliklerle kutlayacak ve cennet vatanımızı düşman çizmesi altında ezdirmemek için her şeylerini ortaya koymaktan çekinmeyen ecdadımızı bir kez daha minnetle hatırlayacağız. Bu tür zafer kutlamaları esnasında biraz daha farklı ve biraz daha derinden bakıyorum Kilise. Ve şu soruyu kendime sormadan geçemiyorum: Acaba gerçekten kurtulduk mu?
Kilisin, kurtuluşundan bu döneme kadar pek de parlak yıllar geçirdiğini hiç kimsenin iddia edemeyeceğini biliyorum. Bu açık ve net olarak zaten gözler önüne seriliyor. Şehrimizin birçok sorunu halledilecek yerde, günbegün artma eğilimi gösteriyor. Sahipsizlik giderek bir kader halini alıyor.
Son yıllarda Kilisliler birçok sorunla aynı anda mücadele etmeye başladılar. Neredeyse hayatını bu şehirde devam ettirmeyi tercih eden birisi, sıkıntılara sağanak halinde maruz kalıyor. Bir üretici iseniz eğer, yetiştirdiğiniz ürünü satmak problem, satıp da kâr edebilmek daha büyük bir problem. Esnaf olduğunuzu düşünürsek, haliniz harap. Gün boyu çarşıda gelip geçeni seyretmekten ve acaba bugün Pazar günüydü de ben mi şaşırdım sorusunu kendinize sormaktan başka çareniz yok. İnsanlar arasında dolaşıp da onlara biraz daha yakından bakmaya çalıştığınız zaman, maruz kaldıkları Ekonomik Radyasyonun etkilerini apaçık görebiliyorsunuz. Hastalar ve ölmek üzereler!
Tablo ağır mı geldi? Yok, canım bu kadar da değildir diyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz. Bir esnafın sabahtan akşama kadar sıcak-soğuk demeden gün boyu bekleyip akşam evine siftah etmeden döndüğü, gençlerin işsiz kaldığı (çoğu üniversite mezunu), çiftçinin ürettiği ürün ile geçinemediği bir şehir artık Kilis! Çizilen bu hazin tablo ne yazık ki Kilisin acı bir gerçeği!
Bütün bu sorunlar yaşanıla dursun, bir de neler yapıldığına bakalım. Ben bir şey göremiyorum, siz görebiliyor musunuz Allah aşkına. Elimizde olanları bile kaybediyoruz artık. Fabrikalar kurulup istihdam sağlanması gerekirken, hazırdakilerden oluyoruz. Tarımda atılım yapacak verimli topraklara sahip iken, bağlarımızı sökmek zorunda kalıyoruz. Geçim sıkıntısı aldı başını gidiyor. Meyve veya sebzeyi birkaç yüz bin lira daha ucuza almak için dükkan dükkan gezenler var ve alamayanlar da var. Ve daha birçok kötü manzara, gören göz için meydanda duruyor.
Hükümet yetkililerine bakarsanız her şey yolunda gözüküyor. Kilisin birçok sorununu hallettik, diğerlerini de halledeceğiz masalını okumakla meşguller. Ama artık Kilisli kanmıyor bu tür masallara. Çünkü birebir yaşıyor bu sıkıntıları artık ve sabrı taşıyor giderek.
Yıllar önce onca mücadele, bu konuma gelmek için verilmedi. Kurtarıldı, çünkü vatan toprağı kutsaldı ve kimselerin insafına terk edilemezdi. Kilisin, bunca sıkıntı ile boğuşur bir hale sürüklenmesine neden olanların ve buna seyirci kalanların zafiyetini herhangi bir cümle ile açıklamak mümkün değildir.
Şimdi eğri oturup doğru konuşma zamanıdır. Gerçek Kurtuluş ne zaman olacaktır?
Selim BAYTÜRKMEN