Dünya dengesini kaybedip, bozulmaya yüz tutmuşken, onun üzerinde yaşayan insanoğlu da büyük bir hızla bir kendini kaybediyor. Dünya da ve ülkemizde suç oranları giderek artarken, suç ve suçluyla mücadelede başarısız sonuçlar elde ediliyor. Büyük şehirlerin nüfusundaki önlenemez artışlar, fakirlik ve işsizliğin maksimum seviyeye çıkması gibi nedenlerden dolayı suç oranlarındaki yükselişe, belki cılız bir açıklama getirilebilir. Ancak suç oranlarının artması bir yana aynı zamanda suçun şiddetinin de artmasına bir neden bulmak oldukça güç olacaktır.
Türkiyede son yıllarda neredeyse bir kâbus halini alan kapkaç ve hırsızlık olayları suçun şiddetinin nasıl arttığına dair önemli ve çok net bir delildir. Basında 2. sayfa haberlerine bir göz attığınızda veya haber bültenlerini izlediğinizde kapkaç ve hırsızlık suçunun cinayete kadar ilerlediğini görürsünüz. Alış-veriş veya iş sonrası evine gitmek için yola çıkan bir vatandaşımız kapkaça uğradığında, parası ile birlikte canını da kaybedebiliyor. Nitekim 5-10 YTL uğruna canından olan birçok kişinin sokak ortasında cansız yatan bedenlerinin görüntülerine çok sık rastlamıyor muyuz? Veyahut hırsızlık için bir evi soymaya kalkan bir hırsız, ev sahibi ile karşılaştığında amansız bir katile dönüşebiliyor.
Büyük şehirler başta olmak üzere Türkiyenin birçok bölgesinde bu tür olaylar nedeniyle insanımız tam anlamıyla tedirgin bir yaşam sürüyor. Cüzdanındaki üç-beş kuruştan çoktan vazgeçmiş olsa da, karşısındaki hırsız görünümlü katiller, hem o üç-beş kuruştan hem de o kişinin canından vazgeçmiyor.
Oysa geçmişte hırsız hırsızdı, katilde katil. Yolda giden bir kişinin hissettirmeden cüzdanını yürüten, girdiği evden aldığı eşyaları sessiz bir şekilde dışarı çıkarmaya çalışan hırsızlar çok gerilerde kaldı. Mala zarar veren ama cana zarar vermeyen hırsızlar! Ne kadar ilginç bir değişim değil mi?
İşte bu tür olaylar suçun ve suçlunun kimyasının tamamen değiştiğini gözler önüne seriyor. İnsanımız, psikolojisi darmadağın bir halde yaşamını devam ettiriyor. Her köşeyi döndüğünde karşısına çıkacak suçlunun ne yapıp ne yapmayacağını kestirmeye çalışıyor. Bu tür olaylar insanları o kadar çok korkutmuş durumdaki, ev kiralarken veya satın alırken, güvenlikli siteleri, suçun yayılmadığı mahalleleri tercih ediyorlar.
Kendi aldığımız önlemlerle bu tür olaylardan tamamen kurtulmamız elbette mümkün değildir. Eğer en kısa zamanda gerekli önlemler alınmazsa bu durumun daha da ilerleyeceği ve içinden çıkılmaz bir hal alacağı da pek aşikârdır.
Selim BAYTÜRKMEN