Birçok alanda hızlı gelişmelerin yaşandığı ve bu gelişime ters orantılı olarak karmaşanın, düzensizliğin ve adaletsizliğin arttığı dünyamızda, artık ikinci şanslar veya yeni fırsatlar elde etmek, bir hayalden öteye geçemiyor. Bir işi başarmanız gerekiyorsa, bunu size verilen süre zarfında gerçekleştirmeniz gerekiyor. Başarısız olduğunuzda hiç kimse gözünüzün yaşına bakmıyor.
Ülkemiz siyasi hayatında ise, bu çark tamamen ters işliyor. İktidar veya muhalefet olarak meclise giren partiler, seçim atmosferine girildiğinde yeniden iktidar olmak, oy alabilmek, mecliste sandalye sahibi olmak için başarısızlıklarına bin bir türlü kılıflar uydurarak, halkın karşısına çıkıyor.
Boyanıyor, süsleniyor, ben değiştim diyor, şunlar ve bunlar yüzünden istediklerimi yapamadım diye ağlıyor, bize yeni bir şans verin bu işleri başaracağız söylemleri ardı ardına sıralanıyor. Oysa değişen hiçbir şey yok. Takım ve oyuncular aynı. Tekrar oyuna dahil edildiklerinde de ortaya koyacakları performans da aynı. Türkiyenin siyasi tarihine şöyle bir göz gezdirdiğinizde, böyle görüntülere sıklıkla rastlamanız mümkün oluyor.
Aslında işin özü hiç değişmiyor. Tek amaç, tekrar tekrar aynı koltuğa oturmak. Bir düşünün, mavi formalı bir atlet
Geçmişte siyasi arenada, iktidar, iktidar ortağı ve muhalefet olan partilerin bugün ki durumu da aynı. Programları aynı, milletin sorunlarını çözecek plan veya projeye yine sahip değiller. Sadece formalarını değiştirdiler ve bizi yeniden seçin diyorlar. Sizce de bu biraz saflık olmaz mı?
Sen mevcut halinle bu işi başaramadın, başarmak bir yana sorunları daha da katmerleştirdin. Şimdi diyorsun ki biz bu işi başarırız. Peki neyle? Programın yok, projen yok. Neyle bu milletin sorunlarının altından kalkacaksın? Bu soruları hep cevapsız bırakıyorsun ve buna rağmen hangi yüzle tekrar iş başına gelmek istiyorsun?
Ekonomik nedenlerle işten çıkarılan işçilerin, üniversite okuyup iş bulmayan gençlerin, daha bıyığı terlemeden toprağa düşen ana kuzularının bir ikinci şansı olmadı. Peki bu siyasiler hangi hakla böyle bir şans istiyorlar?
Selim BAYTÜRKMEN