Yıllar boyunca birçok politikacının, yöneticinin elinden geçen Kilis, halen sorunlarla boğuşan, dinamiklerini harekete geçiremeyen ve her geçen gün geriye doğru hızla kayan bir şehir görüntüsü vermekten öteye geçemiyor.
Gelişim, atılım, değişim gibi kavramlardan uzak bir çizgi üzerinde hareketsiz duran Kilisin, son 5-6 yılda aynı çizgi üzerinde durma yeteneğini bile kaybetmesi ve hızlı bir şekilde gerileyişi üzüntü verici bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.
Tarım, sanayi ve ticaret sektöründe ciddi nakdi gelir kayıplarının yaşandığı Kiliste, bütün sektörlerin durma noktasına gelmiş olması, yaşanan bu gerilemenin en somut delili olarak ortaya çıkmaktadır.
Üzüm ve zeytincilik sektöründe yaşanan anormal fiyat düşüşlerinin, Kilise giren sıcak paranın kaybolmasına neden olduğu acı verici bir gerçektir. Üzüm ve zeytin üretiminden elde edilen ve halkın büyük bir kesimine adaletli bir şekilde ulaşan bu nakit paranın ciddi boyutta azalması, Kilisli vatandaşın adeta damarlarındaki kanın çekilmesine neden olmuştur. Kiliste ticaretin ve alış-verişin can damarı olan bu nakit girişinin düşmesi, Kilisteki ticari hayatı durma noktasına getirmiştir. TEKELin özelleştirildiği yıldan bu yana Kilisli üreticinin sadece üzümden kaynaklanan kaybı, onlarca milyon YTLlerle ifade edilmektedir.
Kilisli sanayici ve işadamları artan üretim maliyetleri karşısında, yeni yatırımlara imza atmak şöyle dursun, mevcut müesseselerini ayakta tutabilmenin savaşını verdikleri için, Kilis bu alanda da bir ilerleme gösterememiştir.
İşte bütün bu olumsuzluklar bir araya geldiği için Kilis, son yılların en ciddi ekonomik krizi ile karşı karşıyadır. Kiliste kime sorarsanız sorun bu kadar ciddi bir kriz yaşamadığı cevabını alırsınız. Birçok kişi 30 veya 40 yıllık ticaret hayatlarında böyle bir durgunlukla karşılaşmadığını çok açık olarak ifade etmektedir.
Kilisin yaşamaya devam ettiği bu sıkıntıların bitmesi beklemek, maalesef beyhude bir bekleyişten öteye geçemeyecektir. Çünkü ticaretin ve alış-verişin olmadığı bir yerde olumlu ve güzel gelişmelerin olacağı müjdesini vermek, hayalperestlik değil de nedir?
Bütün bu yaşananların ışığında, Kilisi Kimlere Emanet Ettik?, Ve bu emanet edişten bu yana ne kazandık? Ne kaybettik? sorularının cevabını bulmak ve ilerde şehrimizi hangi ellere emanet edeceğimizin kararına varmak, hepimizin en asli ve en ciddi vazifesi olmalıdır.
Selim Baytürkmen