Benim gibiler, bize benziyorlar. Hemen hemen aynı şeyleri yiyiyor ve içiyoruz. Fiyatları arasında büyük uçurumlar olsa da, benim gibi giyiniyorlar. Onları dinlediğimde, bakıyorum benimle aynı Türkçeyi konuşuyorlar. Onları en çok cenaze namazlarında yan yana görme fırsatını yakalıyorum. Aynı benim gibi dudakları kımıldıyor. Herhalde aynı duaları okuyoruz diye düşünüyorum. Aramızdaki bunca benzerliğe dayanarak şu kanıya varıyorum, Evet bu insanlar bizden. Bir müddet sonra, beynimin daha hızlı çalıştığı ve gözlerimin daha net ve derin gördüğü bir zamanda, koltuğumun arkasına yaslanıp bu resme bir daha baktığımda, diyorum ki, kim bunlar?
Sanırım kimleri kastettiğimi anlamışsınızdır. Bizler gibi görünen, bizim gibi yaşayan bazı siyasileri, televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde yer etmiş bazı insanları gördüğümde bu kanıya varıyorum. Söyledikleri ile yaptıkları arasında bağlantı kurmanın, aya merdiven dayamak kadar imkânsız olan bu insanlar, bir şekilde halktan görünmenin formülünü çözmüşler. Ancak bu insanların, aslında ne denli bizlerden uzak bir galakside yaşadığını anlamak da, o kadar zor değil. Yeter ki doğru gözlükle bakmayı bilelim.
Vaatler verilir, namus ve şeref sözleri sıralanır ardı ardına. İşaret parmakları üzerimizde dolaşır ve parmak bizi gösterir, Sorunun nedir?, Şudur Efendim, Halledin bu vatandaşın işini denilir. Parmakla gösterilen de afiyetle yer bu lokmayı ve çok sonra farkına varır, olup bitenlerin ve verilen sözlerin saydamlığını.
Yıllarca verilen ama bir türlü yerine getirilmeyen bu sözlerin arkasına çok düştük millet olarak. Sonra şikâyet ettik ama nafile, iş işten çoktan geçmişti. Ve bir daha ve bir daha derken yıllar böyle akıp gitti. Bizler hâlâ değişmeyen problemlerimizle hayatımızı idame ettirme çabasında, mücadelemize devam ediyoruz. Şimdilerde iş o kadar büyüdü ki, herkes ama herkes bir sıkıntı ve sorun ile savaş veriyor. Millet olarak artık kazandığımızı değil de kendi öz kaynaklarımızı tüketmeye başladık. Eskiden dönemsel olarak yaşadığımız maddi sıkıntılar, bütün hayatımıza yayıldı. Kendi çözümlerimiz ve gayretlerimiz, devleşen problemlerimizi bertaraf etmeye yetmedi.
Peki hiç mi bizde suç yok? Bizleri sözleri veya vaatleri ile oyalayan zihniyetin, neden defaten aynı şeyi yapmasına izin veriyoruz. Hiç mi yaşadıklarımızdan ders almadık, almıyoruz? Ama artık almamız gerekiyor. Akılcı ve mantıklı düşünerek, doğru kararlar vermek için daha fazla geç kalmaya ne lüksümüz ne de zamanımız var.
Hepimiz özlediğimiz, dost sohbetlerinde arkadaşlarımızla paylaştığımız hayallerimizi borç altına girmeden, kredi çekmeden, faiz yükünün altında ezilmeden gerçekleştirme hakkına sahibiz. Alın terimizin karşılığını almak ve insani ihtiyaçlarımızı idare etmeden, kısmadan alabilme hakkına da sahibiz. Çünkü biz zengin ve verimli topraklar üstünde yaşıyoruz. Ülkemizin birçok kişinin iştahını kabartan zenginliklerini, millet adına kullanacak bir zihniyete ve meşhur deyimle ifade edelim sözde değil özde bizden olan siyasilere ve insanlara ihtiyacımız var.
Selim BAYTÜRKMEN