Ne yazık ki son yıllarda Ramazan Ayı’nı şenlik ve gezinti mevsimi olarak algılanmaya ve yaşanmaya başlandı. Her geçen yıl da bu şenlik ve eğlencelerin dozu ve şiddeti artarken, insanımız Ramazan Ayı’nın manevi ikliminden uzaklaşıyor.
Örneğin Kilis’te iftar sonrası binlerce insan Cumhuriyet Caddesi’nde yürürken, Kadı Camii’nde Teravih Namazı 1-1,5 saf insan namaza duruyor. Nerede Ramazan ve nerede beklediğimiz Rahmet ve mağfiret?
Bu manzaranın diğer çarpıcı bir tarafı ise de, Ramazan Ayı’nın insanların algılarında bu şekle sokulmasında en etken rol oynayan insanların en dindar geçinen kişiler olduğunu görüyoruz.
Domuz etini kasaplık et statüsüne sokan, zinayı serbest bırakan, din dersi kitaplarından Hz. Muhammed’i (s.a.a.) çıkaran, binlerce Kilise evinin açılmasına sebep olanlar, büyük pay sahibidir ülkemde camilerde ve seccadelerde geçirilen Ramazan Ayı’nın şenliklerle kutlanmasında!
Oruç tutan insanların sayısının azaldığı, oruç yiyen insanların Ramazan’a saygı ve hürmetinin kalmadığı, şenliklerin, konserlerin ardı ardına patlatıldığı bir dönemde Ramazan Ayı’nın başı RAHMET, ortası MAĞFİRET, sonu CEHENNEMDEN AZAD olur mu?