Merhum Prof.
Dr. Haydar Baş hocamız, dünya hayatının düzene girmesi için insanların ahirete
imanlarının, mutlaka olması gerektiği konusunda uyarılar yapardı. Ahirette
hesaba çekileceğini bilen kimsenin, daha az hata yapacağını, günahlardan daha
çok korunacağını, böylece başkalarının hak ve hukukuna daha fazla riayet
edeceğini hatırlatırdı.
Gerçekten de
öyle değil mi? Biri ile olan münasebetinizde hesap korkusu olanlar, asla
birbirine haksızlığı ve kötülüğü tercih etmezler. Ne zaman biri birine kötülük,
haksızlık ettiğini görürseniz, biliniz ki o kimse ancak gaflettedir.
Mademki
ahiret inancı bu dünyanın tertip ve düzeni için ve ahirette de kurtuluşumuz
için gereklidir, o zaman ahiret inancıyla alakalı birkaç ayeti kerime ile kendimize
nasihatte bulunalım:
“O (huşu
ehli) ki; Rableriyle karşılaşacaklarını ve O’na döneceklerini kesin bir
bilgiyle bilirler.” (Bakara/46)
“İyilik,
yüzünüzü doğu ya da batı cihetine dönmeniz değildir. (Gerçek anlamda) iyilik,
Allah’a, Ahiret Günü'ne, meleklere, Kitab’a ve nebilere inananların; sevmesine
rağmen malı, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere
ve kölelere verenlerin; namazı kılıp, zekâtı verenlerin; söz verdiklerinde
sözlerine bağlı kalanların, fakirlik, hastalık ve savaş zamanında sabredenlerin
yaptığıdır. İşte bunlar sadık olanlardır. Bunlar takva sahiplerinin ta
kendileridir.” (Bakara /177)
“Rabbimiz!
Şüphesiz ki sen, (vuku bulacağında) şüphe olmayan o günde, insanları bir araya
toplayacaksın. Şüphesiz ki Allah, sözünden dönmez.” (Âl-i İmran/ 9)
“(Vuku
bulacağında) şüphe olmayan o gün için kendilerini topladığımızda (hâlleri) nice
olur? Sonra her nefse kazandığı eksiksiz verilir; onlar zulme de uğramazlar.”
(Âl-i İmran 25)
“Allah’a ve
Ahiret Günü'ne iman edip, Allah’ın onlara rızık olarak verdiklerinden infak
etseler ne kaybederlerdi ki? Allah, onları bilendir.” (Nîsa / 39)
“Fakat
onlardan ilimde derinleşenler ve müminler, sana ve senden önce indirilene iman
ederler. Namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve Ahiret Günü'ne
iman edenler... Bunlara büyük bir ecir vereceğiz.” (Nîsa 162)
“Ayetlerimizi
ve ahiret karşılaşmasını yalanlayan kimselerin amelleri boşa gitmiştir. (Ne
bekliyorlardı?) Yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?” (A'râf
147)
“Allah’ın mescitlerini,
ancak Allah’a ve Ahiret Günü'ne inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve
yalnızca Allah’tan korkan kimseler imar edebilir. Umulur ki bunlar, hidayete
ermiş kimselerden olurlar.” (Tevbe/18)
“Allah’a ve
Ahiret Günü'ne iman edenler, malları ve canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak
için) senden izin istemezler. Allah, muttakileri bilmektedir. (Tevbe / 44)
“Onları
(diriltip) huzurunda bir araya toplayacağı o gün, âdeta (dünyada) gündüz
(vakti) bir saat kalmış gibi olacaklar. Birbirlerini tanıyacaklar. Allah ile
karşılaşmayı yalanlayanlar, muhakkak ki hüsrana uğramışlardır. Onlar, doğru
yolu bulmuş da değillerdir.” (Yûnus / 45)
“Sizin
ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri inkârcıdır ve onlar
büyüklenmektelerdir.” (Nahl / 22)
“De ki:
“Ancak ben de sizin gibi bir insanım. Bana: ‘İlahınız ancak tek bir ilahtır.’
diye vahyolunuyor. Artık kim Rabbi ile karşılaşmayı (ve ondan bir mükâfat
almayı) umuyorsa, sâlih amelde bulunsun ve hiçbir şeyi Rabbine ibadette ortak
koşmasın.” (Kehf /110)
“Herkes ne
yaptıysa, karşılığı tastamam verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi
bilendir.” (Zümer/ 70)
Rabbim bu ayetlerin tesirini başta nefsimize, sonra toplumuza nasip eylesin.