AB uyum yasaları adı altında yıllardır Ülkemize dayatılmaya çalışılan, küreselleşme belasıyla birlikte önümüze konulan, dinler arası diyalog ve medeniyetler ittifakı fikriyatı ile farklı medeniyetlerin, farklı kültürlerin birlikte yaşayarak dünya barışının sağlanacağı savunuluyordu.
AB üye ülkelerinde ve ülkemizde düzenlenen medeniyetler ittifakı faaliyetleriyle çok kültürlülük projesi sözde bazı uygulamalarla işliyormuş gibi gösterilip; dünya kurulduğundan bu yana, olmayan bir ittifakın sağlanabileceği savunuluyordu.
Geçtiğimiz hafta Bavyera Eyaleti Başkanı Horst Seehoferin, Türkiye ve Müslüman ülkelerden Almanyaya göçün tamamen durdurulmasını istemesinin ardından Başbakan Angela Merkelin çok kültürlü toplum anlayışının tamamen iflas ettiğini açıklaması konuya yeni bir boyut kazandırdı.
Almanlar, son günlerde bırakın farklı kültürleri; farklı dillere, farklı dinlere bile tahammül edemeyeceklerini, özellikle Müslüman ülkelerden gelen göçlerin engellenmesini, önceki göçmenlerinde mutlaka Almanca öğrenmesini ve Almanyanın temel değerlerini kabullenmek zorunda olduklarını söylemektedirler.
Merkel; çok kültürlülüğün başarısızlıkla sonuçlandığını tespit etme zamanının geldiğini, Almanyada yaşayan göçmenlere geçmişte fazla hoşgörü gösterildiğini ve çok kültürlülüğün bu nedenle fiyaskoyla sonuçlandığını savundu.
Gerek Bavyera Eyaleti Başkanı Horst Seehofer, gerek Başbakan Angele Merkerin yaptığı tespitler, aslında bir gerçeği de ifade etmektedir. Bu gerçek; farklı kültürlerin, farklı medeniyetlerin, farklı dinlerin ittifakının mümkün olmayacağı gerçeğidir...
Hatırlamaya çalışırsanız, AB fikriyatı içinde yer alan medeniyetler ittifakının mümkün olamayacağını, dünyadaki bütün mücadelelerin kültürlerin, medeniyetlerin mücadelesi olduğunu; Medeniyetler ittifakı projesiyle AB nin ve diğer küresel güçlerin yapmak istediklerinin, Yüce Türk milletinin çatısı altındaki kültür birliğini, dini ve milli bütünlüğünü bozmak olduğunu senelerdir Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş haykırmaktaydı. Yaşanan bu olaylar Sayın Prof. Dr. Haydar Başı bu konuda da haklı çıkarmıştır.
UĞUR KEPEKÇİ