AKP iktidarıyla başlayan süreç her ne kadar halkımızın bazı konularda rahatlamasını sağladıysa da tarihinde olmadığı kadar acemice yönetilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini idare edenlerde olması gereken ciddiyet, gün geçtikçe daha fazla yara almaktadır. Kanunlar bir ileri iki geri; vekiller, yazarlar bir içeri bir dışarı; rütbeli, rütbesiz askerler örgüt kurmakla suçlanıp müebbet hapis cezalarına çarptırılıp sonra da bir kumpastan bahsedilip geri adıma hazırlanılıyor. Velhasıl devlet yönetimi yazboz tahtasına döndü.
Umarız halkımız, belediye yönetmekle devlet yönetmenin ayrı şeyler olduğunu öğrenmiştir. Seçim öncelerinde Sayın Tayyip Erdoğan’ın plan ya da projesi olup olmadığına bakılmadı. Yapılan propagandada bile “İstanbul sokakları şöyle temizlendi, ulaşım şöyle çözüldü, şuralara cami, şuralara park yapıldı, vs.” dendi. Hatta belediye seçimlerinde halk sandığa geldiğinde başkan adayının adını bile bilmediği halde “oyumu Tayyibe vereceğim” diyordu.
İktidara gelince de Devleti yönetirken öyle pervasızca davrandılar ki devletin kurum ve kuruluşlarını, en gizli sırlarını dahi koruyamadılar. Özellikle yargıyı ve emniyeti cemaat diye adlandırılan oluşumlara karşı koruyamadılar. Bu iddia bize ait değil. Başbakan bizatihi “devletin içinde paralel devlet ve çete yapılanmasının olduğundan” bahsediyor. Demek ki devleti korumada da acziyet gösterdiler. Daha önce söylenti olan bu ifadeler, açıkça meydana çıkmıştır. Son yaşanan cemaat-iktidar kavgası öyle bir hal aldı ki mızrak çuvala sığmaz oldu.
Benim değinmek istediğim konu şudur: Sayın Cumhurbaşkanı’nın ABD de neden bulunduğu bir türlü anlaşılamayan, cemaat-iktidar kavgasının merkezinde bulunan bir cemaat liderine, gazeteci Fehmi Koru’yu elçi ve arabulucu olarak göndermesini kabul etmek çok zor bir durumdur.
Devletin başı konumunda bulunan Cumhurbaşkanı, iktidar-cemaat arasında arabuluculuk yapmaya kalkışıyor. Cemaat denen yapı devletle başa çıkacak hale mi geldi ki, arabuluculuk yapılıyor? Bu saçma bir durumdur. Cumhurbaşkanı, Başbakanın “inlerine gireceğim” dediği, devlet içinde paralel devlet olgusundan bahsettiği bir gurubun, cemaatin liderini muhatap alıyor. Kimse kusura bakmasın ama inanın bu bile acemice bir davranıştır.
Vah Türkiyem vah! Daha ne kadar acemilerin elinde kalacaksın. Devlet geleneğini bilen, devletin bozulan ayarını yeniden düzeltecek olan, milli duruşu olan, milli çözümleri olan, “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet, Milli Devlet” projelerine sahip olan, işin erbabını iş başına getirinceye kadar daha neler göreceğiz bilmem.
Uğur Kepekçi / 9 Ocak 2014