Dünkü makalemizde referandum sürecinde türeyen din bezirganlarından bahsetmiş, evet demek dindarlığın, hayır demenin de sanki sapıklığın günahkarlığın göstergesi olarak dillendirilmeye başlanıldığını, böylelikle işin iyice cılkının çıktığını yazmıştık.
Yaşanan manzara budur ama bu duruma bir günde gelinmedi. Sıklıkla dile getirdiğim bir konu; bizim toplumumuzun geldiği her konumda kanaat önderi olan zatların, hoca efendilerin rolü büyüktür diye.
Bizim toplumumuz düşünmekten, aklını kullanmaktan çok, bir hoca efendiye sormayı tercih eder. İster dünyalık, ister ahretlik işlerde olsun, hoca efendi ne derse onu yapar. O benden daha akıllı, o daha iyi bilir zihniyeti asırlardır bu milletin sergilediği davranış biçimidir.
Bunu bilen küresel güçler, topluma kabul ettirmek istedikleri düşünceleri hoca efendiler vasıtasıyla söyletirler. Millet de madem hoca efendi öyle dedi ben de öyle yaparım. Der ve öyle davranırlar.
Referandum sürecinde koca koca hoca efendiler; evet oyu kullanmamanın vebalini umrede olmak bile telafi etmez demedi mi?
Amerika da mukim diyalogcuların hoca efendisi; "İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak 'evet' oyu kullandırmak lazım" davetini yapmadı mı?
Sözde yazarlar; ruhlar aleminde ben sizin rabbiniz değil miyim sorusuna verilen evet ile referandumda verilecek evet oyunu aynı kefeye koyacak kadar bağnaz ifadeler kullanmadılar mı?
Millet de bir baktı ki bu konu gayet dinle alakalı; kendileri gibi düşünenler dinli, kendileri gibi düşünmeyen dinsiz, vehmine kapıldılar. Başladılar yaftalarını yapıştırmaya
Eee bu kadar gazdan ve hoca efendilerden aldıkları fetvalardan sonra kim tutar bu milleti
Şimdi hafızalarınızı bir yoklayın. Aslında yaşananlar tarihin tekerrüründen ibarettir. Dünya insanlığı, sapık düşüncelerini millete din diye yutturmaya çalışan Muaviyeleri, Yezitleri, yandaşlarını, yoldaşlarını gördüğü gibi, onların kirli oyunlarını bozan Hz. Alileri, Hz. Hüseyinleri ve Ehl-i Beyt yoldaşlarını da gördü
Bir de Muhittin Arabiyi gördü ki, onun din bezirganlarına verdiği ders çok manidardır.
Muhittin Arabi yaşadığı toplumdaki insanların sosyal yaşantısının çok bozulduğunu, insanların gerçek din yerine kendi vehim ve kuruntularını din diye millete yutturanları, Allahtan çok dünya menfaatine ve nefislerine taptıklarını görüyor, zorla sabrediyordu
Bir gün sabrı taştı ve topluluğa haykırdı; sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır diye
Haykırışı canına mal oldu ama; yalancılara, din bezirganlarına, din soytarılarına unutulmaz bir ders olarak tarihe geçti.
Eğer bugün Muhittin Arabi sağ olsaydı bir değil binler haykırırdı; sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır diye
Biz az söyledik siz çok anlayın
Aklınız başınıza alın
Salih amel ve kamil iman mevzularını kendi vehim, kuruntu ve menfaatlerinize alet etmeyin! Yoksa da ahrette veremeyeceğiniz bir hesaba tutulursunuz. Bizden hatırlatması
UĞUR KEPEKÇİ