17 Aralık operasyonu ile gün yüzüne çıkan cemaat-iktidar kavgası öyle hayırlara vesile oldu ki hayrın ve şerrin takdirinin Allah’tan(cc) olduğuna; neyin hayır, neyin şer olduğuna da yine yüce Allah’ın karar verdiğine olan imanım daha da arttı. Yüce Allah, Kur’an’da şöyle beyan ediyor: “Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara/216) Burada dikkat edilmesi gereken; doğru bir iman ve sağlam bir itikatla Allah’a teslim olmaktır. Ona inanmak, Ona güvenmektir. İstenilen gayreti ortaya koyup, sonra da sabırla beklemektir.
Tekrar konumuza dönersek; 1980’li yıllarda başlatılan Dinlerarası diyalog faaliyetine, başladığı günden itibaren tavır ortaya koyan ve bu faaliyet içerisinde bulunanları her fırsatta uyaran Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, bilge insan Prof. Dr. Haydar Baş’tır. Samimi bir itirafta bulunmak icap ederse bizi dahi bu konuda ayıktıran, görmediğimiz şeyleri bize gösteren, anlatan Odur.
Bu konuda inanın çok çile çektik. Sözde cemaatler, sözde kanat önderleri adeta bize karşı savaş açtılar. Uyarılarımıza kulak vermek bir yana “Haydar Hoca askerin adamı, ABD’nin adamı”, gibi iftiralara maruz kaldık. Bunu yapan güçlerin kim olduğunu biliyorduk ama maalesef iktidarın gücünü yanlarına aldıkları için gereken gayreti ortaya koyup sonra da yüce Allah’a havale etmek durumunda kalıyorduk.
Ayet ve Hadislerden derlenen bilgileri dosyalar halinde; irili ufaklı kanaat önderlerine, cami imamlarına, başına iki adam toplayan sözde şeyhlere dahi ulaştırdık. Olumlu karşılayanlar oldu ama “iktidarın gücünü Allah’ın gücünden önde gördükleri için bu davada yanımızda yer almadılar.”
Gün oldu harman oldu. Cemaatle iktidar arasına kara kedi girince yine sözde kanaat önderleri, yandaş gazete yazarları, bir anda Dinlerarası diyalog karşıtı oldular. Diyalogcuların ne ajanlığını koydular, ne sapıklığını koydular, ne Vatikan’dan nemalandığını koydular. Velhasıl bir anda Dinlerarası diyalog düşmanı oldular.
Dün Dinlerarası diyalogun yanında yer alıp da bugün düşman kesilenler asla samimi değiller. Neden mi? Eğer bu konuda samimi olsaydılar, şunu demeliydiler: “Dinlerarası diyalogun İslam’da yerinin olmadığını ilk defa Prof. Dr. Haydar Baş söylemişti. Biz yanılmışız O haklı çıktı. Allah ondan razı olsun.” Bunu demedikleri için samimi değiller. Gene gerçeği saklamakla uğraşıyorlar. “Onların Dinlerarası diyaloga karşı çıkışları Allah(cc) için değil, iktidar istemediği içindir.” Aksini iddia eden varsa gelsin.
Meltem TV de yılbaşı gecesi 2013 yılını değerlendirirken ilahiyatçı yazar Müslim Karabacak da bu yönde sitemini dile getirdi: “Biz ayetle hadisle anlattık dinlemediniz; ama şimdi birileri diyor diye karşı iseniz bu karşı olmak Allah için değildir.”
Her şeye rağmen, Dini ve milli bütünlüğümüze kast eden bu diyalog sapkınlarıyla mücadele; vatanımız ve milletimiz için hayırlara vesile olacak bir iştir. Vesselam.
Uğur Kepekçi / 5 Ocak 2014