Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak rotamızı batıya döndürdükten sonra başımıza gelmeyen kalmadı. Düşmanları dost edindik, dostları düşman; hâliyle de beklenen akıbet bizi buldu
Bölgemizde yapayalnız kaldık. İrili ufaklı düşmanlar sardı etrafımızı, sonunda bir avuç çapulcunun elinde oyuncak edildik.
Görünen bir gerçek var ki devlet ve millet olarak tarihte yaşamadığımız kadar karanlık ve sorunlu günlerden geçmekteyiz. Hâlimiz; dümeni kırılmış, dalgaların insafına bırakılmış; bir o yana bir bu yana savrulan bir gemi vaziyetini arz etmektedir...
Devlet sırlarımız müttefik iddia edilen devletlerle paylaşılmış, istihbarat, bilgi ve güç paylaşımı adı altında en mahrem bilgilerimiz düşmana verilmiş, bu hâldeyken düşmandan medet (bilgi istihbarat) umar hale getirilmişiz
Devletlerarasında sır paylaşımı kadar saçma ve bir o kadar da risk taşıyan bir iş olamaz
İster fert olsun, ister devlet olsun, sırlarını paylaştığınızın esiri olursunuz. Sırların cinsine ve şiddetine göre de risk almış olursunuz. Sır paylaşımı devlet bazında olursa o devletin bekası tehdit altına sokulmuş olur. Emanete ehil olmayana sır ya da emanet verdiğinizde tilkiyi kümese bekçi tayin etmek gibi komik bir duruma düşersiniz
Devletlerin dostlukları yoktur, biri biriyle menfaat ilişkileri vardır. Dünya kurulduğunda bu yana gelişen ve yaşanan olaylar buna şahittir. Hele de kültürel ve bölgesel çıkarların çatıştığı ülkelerle ilişkiler, ancak onun şerrini bertaraf etmek amaçlı olmalı, dostluk ilişkilerine asla girilmemelidir.
Yüce Allah bu konuda bizleri çok ciddi bir şekilde uyarmıştır;
Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allahtan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.(Bakara suresi; 120. Ayet)
Aleyhimize gelişen olaylardan kurtulmanın yolu; dost, müttefik, düşman tanımları yeniden gözden geçirilmeli, kendi çıkarlarımız dışında asla kimsenin emellerine hizmet edilmemeli, varsa yoksa kendi milletimizin ve kendi devletimizin çıkarlarını üstün tutmalıyız. Bu amaca erişecek ve bu amaca hizmet edecek mili çözümü olan yöneticileri başımız getirmek zorundayız. Ne geldiyse başımıza dostumuzu düşmanımızı tanımamaktan gelmiştir.
UĞUR KEPEKÇİ