Referandumla birlikte bir çok maskeler düşmekte, adları büyük hoca efendilerin, zihinleri karanlık sözde aydınların takkeleri bir bir düşmekte, kelleri görünmektedir
Dava adamı diye yıllardır arkasından gidilen nicelerinin ne davası ne safının kalmadığına, tel tel döküldüklerine şahit olunmaktadır. Dava adamının sağlam bir duruşu, değişmez bir inancı olması gerekirken bizdeki sözde aydın ve sözde hoca efendi(dava adamı) tiplemesi maalesef böyle tecelli etmemektedir
Onlar da zamanın şartlarına çabucak uyum sağlamaktadırlar.
Dün darbecileri cennetlik sayanlar, bugün aynı zihniyete savaş açmış görünebilmektedir
Dün siyasetten şeytandan kaçarcasına uzak duranlar, bugün siyasetin göbeğine girebilmektedir
Dün İslam mücahidi kesilip Ayasoyfayı cami olarak ibadete açmayı cihat sayanların, Sümela ayinine methiyeler yaptığını görebilmekteyiz
Dün milli görüş Fatihin emanetine sahip çıkmaktır diyenlerin, Fatihin fethettiği Trabzonda Pontusun emellerini diriltmek için yaptıkları, dini olmaktan çok siyasi nitelik kazanan, Rum Pontus ayinine çanak tuttukları görülebilmektedir
Görünen o ki; dava adamı diye görünenler, ideallerini bir kenara bırakmış saflarını değiştirmişlerdir. Ancak, gözden kaçırılmaması gerek bir gerçek de şudur ki; saf değiştirmeler bugünün hastalığı değildir. Bu hastalık dün de vardı, bugün de var, yarın da olacaktır
İnsanlık tarihine baktığımızda; Peygamberler ve Ehl-i Beyt dışında kalanların bir çoğunun, dünya menfaati ve yanlış idrak uğruna (nice dava adamalarının) saflarını değiştirdiğine, yıkılıp gittiğine şahit olmaktayız.
İnsanoğlunun bu gerçeğini anlamak için biraz bilgi ve feraset gerekmektedir...
İmam Ali efendimizin Resulullaha varisliğini anlamadan
Peygamberimizin ruhunu Allaha teslim ettikten sonra Hz. Alinin defin işleriyle meşgul olurken, diğerlerinin Sakifede yaptığı toplantının mahiyetini anlamadan
Sıffin hilebazlarını tanımadan
Velayetin başı İmam Aliye, Hz. Fatmaya, Hz. Hasana, Hz. Hüseyine ve Ehl-i Beyt soyuna yapılan zulüm ve işkenceleri anlamadan
Ehl-i Beyt mantığını ve onlara karşı zulüm ve işkence uygulayanların mantığını kavramadan
İmam Ali efendimizin babası Hz. Abu Talibin Müslüman olduğu halde, iman etmediği yalanının perde arkasını idrak etmeden; dost-düşman, doğru-yanlış tanımlarını ve gerçekleri anlamak çok zordur
Prof. Dr. Haydar Başın İmam Ali ve Hz. Fatıma adlı eserlerini okursanız, ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız!
Velhasıl gerçekleri anlamak ve idrak etmek öyle basit bir şey olmadığı için, insanoğlu cehaletinin, idraksizliğinin ve inadının kurbanı olmaya, aldatmaya ve aldatılmaya devam etmektedir.
Selam olsun hakikate gönül verenlere
Selam olsun hak için canını dahi feda eden, safını sağlam tutan gerçek erlere
UĞUR KEPEKÇİ