Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) bütün dostlarını çok severdi ama Hz. Ali’nin sevgisi bir başkaydı… Çünkü Onu Allah sevmişti, Allah temiz kılmış ve Ehl-i Beyt’in bir ferdi olarak kabul etmişti…
Hazreti Ayşe rivayet ediyor; "Bir gün Allah Resulü (s.a.a.) dışarı çıktı ve sırtında siyah keçi kılından örülme, desenli bir aba vardı. Önce Hasan geldi, onu abasının altına aldılar, ondan sonra da Hüseyin geldi, onu da abasının altına aldı; daha sonra Fatıma geldi ve abanın altına girdi ve daha sonra Ali geldi, onu da diğerleriyle birlikte abanın altına aldı ve şöyle buyurdu "Ey Ehlibeyt, gerçekten Allah, sizden kiri (her türlü günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister” (Ahzap suresi; 33. Ayet) buyurdu" (Sahih-i Müslim'de, "Ehlibeyt'in Faziletleri" babında, c;7 s:130)
Peygamberimiz (s.a.a.) Ehl-i Beyt’i sevmemizi de emir buyurdular;
"Nimetleriyle sizi beslediği için Allah'ı sevin. Beni de Allah sevgisi için sevin. Ehl-i Beyt’imi de benim sevgim için sevin."(Tirmizi, Menakıb, (3792)
Yüce Peygamberimiz Hz. Ali’yi(a.s.) kendine giden yolun kapısı yapmış; “Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir” (Tirmizi)
Yine başka bir hadislerinde; “Ali’yi sevmek iman, ona düşmanlık küfürdür” (el-Hamzavi “Meşarik’ul Envar” s.122 ) buyurmakla kesin ölçüyü ortaya koymuştur.
Hz. Ali(a.s.) hakkında diğer Hadislerde şu ifadelere yer vermiştir;
"Bana iman edip beni doğrulayana Ali bin Ebi Talib'in velayetini tavsiye ederim. Kim onu veli edinirse beni veli edinmiş olur, beni veli edinen de Allah’ı veli edinmiş olur, onu seven beni sevmiştir, beni seven de Allah’ı sevmiştir, ona düşmanlık yapan bana düşmanlık yapmıştır, bana düşmanlık yapan da Allah’a düşmanlık yapmıştır” (İbn-i Asakir "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.93)
"Ali'yi seven beni sevmiş olur, beni seven de Allah’ı sevmiş olur, Ali'ye buğz eden bana buğz etmiş olur, bana buğz eden de Allaha buğz etmiş olur"( et-Tabarani “Mucem el-Kebir” c.23, s.380, Hadis No: 901)
"Beni seven Ali'yi sevsin; Ali'ye düşmanlık yapan bana düşmanlık yapmış olur; bana düşmanlık yapan Allah'a düşmanlık yapmış olur ve Allah'a düşmanlık yapanı da Allah cehenneme sokar." (Hatip el Bağdadi “Tarih-u Bağdad” c.13, s.32.)
“Resülullah, ayrıca Gadr-i Hum hutbesinde, altı yerde kendisinden sonra Müslümanların halifesinin Hz. Ali(a.s.) olduğunu beyan etmiştir. Bu ifadelerden bir kısmı şunlardır:
“Ali bin Ebi Talip, Benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve benden sonra imamdır.”
“Ey insanlar Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum.”
“Benden sonra Ali Allah’ın emriyle sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü’yle görüşeceğiniz güne kadar O’nun evlatlarından olan benim neslimin hakkıdır.”(İmam Ali/ Prof. Dr. Haydar Baş/S 411–416)
Buraya kadar sorun yok. Hz. Ali’yi veli olarak, ilmin kapısı olarak, dost olarak herkes kabul ediyor. Allah ve Resulünün ona lütfettiği, seçtiği, halifelik hakkı onlarca sene gasp ediliyor. Daha sonra çaresiz kalınca Müslümanlar ona koşup biat ediyor. Bu kadar önemli bir meselede Müslümanlar hala kendince gaspçıları temize çıkartıp sonrada Ehl-i Beyt’i seviyorum tiyatrosu oynuyor. Ey iddia sahipleri; Hz. Ali’yi(a.s.) ve Onu takip eden imam evlatlarını sevmeye hakkınız olması için önce hakkını vermeniz, hakkın kimde olduğunu kabul etmeniz lazımdır. Yoksa sevginiz kuru bir iddiadan öteye geçemez. Bizden hatırlatması.
Uğur Kepekçi / 1 Nisan 2014