Bildiğiniz gibi 30 Mart 2014 Pazar günü yerel seçimler yapılacak. Belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclisi Üyeleri, Köy ve Mahalle Muhtarları seçilecek. Ülkemizde yaşanan son siyasi gelişmelerle birlikte; Türk siyasetinde hiç bu kadar karmaşa, bu kadar ilkesizlik, bu kadar yalan, bu kadar çok yüzlülük yaşanmamıştı.
Bu şartlar da doğal olarak seçimi bir yerel seçim olmaktan çıkartmış, iktidarla muhalefetin güç savaşı şekline dönüştürmüştür. Seçim seçim olmaktan çıkıp adı üstünde güç savaşına dönüşünce de meydanlar gövde gösterilerine sahne olmaktadır. Gövde gösterisi; meydanlara taşımalarla yığılan insanlarla, iftiralarla, kaba sözlerle, boş vaadlerle, cadde ve sokakları kirletme boyutuna gelen afiş ve pankartlarla, sesli anons araçlarının rahatsız edici gürültüleriyle, adeta vatandaşı da canından bezdirme noktasına getirmiştir.
Bizim ülkemizde seçimler bir garip şekilde yapılır. Halkın iradesinin sandığa yansıdığından bahsedilir. Sözde demokrasiden bahsedilir. Ama seçimlerin yapılışından, orantısız güç kullanımından, sisteminden, propagandasından, harcanan paralardan, bazı partilere yapılan devlet yardımlarından, sandık oyunlarından, hangisinin ileri demokrasilerde var olup olmadığını kimse sorgulamaz.
Bu kadar olumsuzluklara rağmen, ilkeli siyaseti kendine düstur edinen Bağımsız Türkiye Partisinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Bu bir hamaset değildir. Bu bir gerçeği ve hakkı teslim etmektir.
Bakın etrafınıza, Bağımsız Türkiye Partisinin lideri Prof. Dr. Haydar Baş’ı, kadrosunu ve adaylarını kirli siyasetin ve boş vaadlerin dışında görürsünüz. Gittikleri her yerde, yaptıkları her programda, sadece ve sadece çözümden bahsederler. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölünmez bütünlüğü ve milletin refahını her şeyin üstünde görürler. Velhasıl onlar ilkeli siyaset yaparlar. Ve hatta ilkeli siyasetin gerekli olduğunu parti programlarında dahi görmeniz mümkündür.
Bağımsız Türkiye Partisinin programında, ilkeli siyaset yapma zorunluluğunu tarif eden, şu tespitler çok önemlidir. “Türkiye’yi içine düştüğü badireden çıkaracak, milli kimlik ve şahsiyeti kuşanarak sorunlarını çözecek ve onu dünyada önder ülke yapacak yeni bir siyasi oluşum artık zaruridir.
Bu siyasi oluşumun diğer siyasi yapılanmalardan üç yönden farkı olması gerekir:
1- Tahlil, teşhis, tespit ve çözüm hususunda bakış açısı, gaye ve niyeti farklı ve samimi olacak.
2- Gerçekçi çözümlere ulaşmak için hayali projeler yerine tatbik edilebilir projeler sunacak ve bunları zamanında gerçekleştirecek.
3- Bütün bunları hayata geçirecek ehliyetli ve yeterli kadroya sahip bulunacak.
Bu, vatanımıza ve milletimize sahip çıkma, onu layık olduğu yere taşıma misyonudur” (www.btp.org.tr)
Türk Milleti büyük bir sınavdan daha geçmektedir. 30 Mart seçiminde tercihini ya ilkesiz, çözümsüz ve dedikodu siyaseti yapanlara yapacak; Ya da ilkeli, çözümü olan, devletin bütünlüğünü milletin refahını savunanlardan yana kullanacak. Tabi ki yaptığı tercihin bedelini ödemeye de hazırlıklı olacaktır.
Uğur Kepekçi / 13 Mart 2014