İçinde bulunduğumuz hafta “Kutlu Doğum Haftası”olarak ilen edilmiş zaman dilimidir. Dini otorite sahipleri kendince peygamber
hakkında programlar tertiplemektedir.
Halkın ilgisi ne kadar? Onu Allah biliyor!
Peygamberden nasiplenmek; kişinin Onu anladığı kadar,
aklının idraki, gönlündeki aşın derecesi kadardır. Allah(c.c.) nasibimizi, aşkımızı,bağlılığımızı artırsın!
Dinin olmazsa olmazı peygamberdir. Bu sebeple Peygambersiz
din olmaz!
İlk insan Hazreti Âdem (a.s.) ile başlayan insanlığın dünya
hayat serüveni, insanların kuralsız ve başıboş yaşayamayacağının en büyük
delilidir.
Yüce Allah, ilk insanı Peygamber olarak yaratmakla,
insanlığın yaşamlarını belli kurallar içerisinde devam ettirme zorunluluğunu ve
rahatlığını da sağlamıştır.
İster maddi ister manevi sahada, kanun koyucu, doğru ve
eksiksiz olarak tanzim ettiği yasaları öncelikle ortaya koyar ve insanlardan da
bu kurallara uymasını ister.
Kurallar, kitap ve elçi ikilisi ile duyurulur. Öncelikle
elçi tarafından uygulamaya konularak kuralların uygulanabilirliği ispat edilir.
Bu durum, insanlığa yaşam kurallarının zikredildiği “suhuflar” (sayfalar) ile belgelenmiş, süreç içerisinde de her çağın gereğine uygun suhuf ya da diğer kutsal kitaplarla ve Peygamberler vasıtasıyla insanlara duyurulmuştur.
Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.a.) ile de insanlığın
kıyamete kadar yaşayacakları bütün problemlerin çözümleri haber
verilmiştir.
Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed’i (s.a.a.) takip etmekle,
insanlık doğruyu bulmuş, Onsuz kaldığı
her dönemde yolunu şaşırmış,
huzurunu kaybetmiş, nefsinin
ve dünyanın esiri olmaktan
kurtulamamıştır.
Bu bilgiler ışığında, insanların hiçbir dönemdekurasız, kanunsuz ve başı boş yaşamasına müsaade edilmediği açıkça
anlaşılmaktadır. Toplumsal yaşantıda en küçük birimden tutun, devletler ve
milletler topluluklarının düzenli bir hayat sürmeleri ancak doğru konmuş
kuralların uygulanması ile mümkün hale gelmiştir.
Aksi taktirde dünyanın düzenini insanlar kendi elleriyle
bozmuşlar, ilahi ve doğru kurallara açıkça meydan okuyarak yaşadıkları
çevreleri yaşanmaz hale getirmişlerdir.
Kanun koyucular ve halklar, aslından uzaklaştıkça ve nefsi
davranışlar sergiledikçe de insanlık huzur ve saadeti kaybetmiştir. Bu
süreç insanlık tarihinden bu yana böylece işlemiş, bundan sonrada böyle devam
edecektir.
Bu süreci gayet iyi tahlil eden din düşmanları dinde
Peygamberi devreden çıkartmaya çalışmışlardır.
Peygambersiz din anlayışını ortaya atanların niyetlerinde dinimizİslam olgusunun tahribatı söz konusudur.
Peygamberimizin dindeki rolünü ortadan kaldırınca, eksik ve
yanlış din anlayışını oluşturmak ve aslını bozmak daha kolay hale
gelebilecektir.
Ilımlı İslam, dinde reform, dinler arası diyalog,
medeniyetler ittifakı, adları altında ortaya konmak istenen projenin altında
yatan gerçek de budur.
Perdenin arkasında küresel güçler ve haçlı batı
vardır.
Bu gerçek görüldüğü ve anlaşıldığı zaman, İnsanlık Muhammed’le
(s.a.a.) buluşacak ve aslına dönmüş olacaktır.
Bu sebeple kutlu doğum etkinliklerinde en önde işlenmesi gereken; Peygambersiz din olmayacağıdır.
Uğur Kepekçi