Müslümanlar arasında, doğum anlamına gelen ve Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimizin doğum günü dolayısıyla kutlanan bir mübarek gecedir; “Mevlit Kandili”
Pazarı Pazartesine bağlayan(12.01.2014) gece de “Mevlit Kandilidir.”
Böyle bir doğum gecesinin mübarek gece olarak kutlanıp kutlanamayacağı hakkında çeşitli fikirler vardır… Bu tartışmaların Peygamber ’siz din arayışlarının yoğun olduğu bir döneme rastlamasını akıllardan çıkarmadığımız taktirde; tartışmaların nedenini daha iyi anlamış olacağımız kanaatindeyim…
Mevlit Kandili, Kur’an da ve sünnette haber verilen; Kadir Gecesi, Miraç Kandili, Berat Kandili gibi, Peygamberimizin haber ve önem verdiği Regaip Kandili, Recep, Şaban, Ramazan ayları gibi, Cuma günü ve Cuma gecesi gibi işaret edilmiş ve tavsiye edilmiş bir gece değildir…
Ancak bu durum, Âlemlere Rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin doğum gününü diğer günlerle eşit saymak, ilgisiz ve alakasız kalmak anlamına da gelmemelidir...
Bildiğiniz gibi Peygamber Efendimiz her şeyde örnek davranışları olan, edep sahibi bir Peygamberdi. O, kendi doğum gününün önemi hakkında tavsiye edici söz ve fiillerden kaçınmış olabilir...
Tabi ki bir doğum hakkında doğan değil, doğduğunu görenler, duyanlar, sevenler; mutluluklarını ispat etmek için bir şeyler yapmalıdırlar. Edebe uygun olanı da budur.
Bu iş sevda işidir. Bırakın da Onu sevenler, sevgideki boyutlarını, Ona olan sevdalarını, emirle değil de isteyerek, kendi gönüllerinden geldiği şekilde yapsınlar.
Hem Onu sevmek ve sevgi yolunda hayırlı işlerde bulunmak neden yanlış olsun ki?
“Kişi sevdiği ile beraberdir” Hadisi, “Habibim, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” Hadisi Kutsisi önümüzde dururken...
Dünyaya teşrifi ile harikulade olayların gerçekleştiği; doğumunun, yaşamının, dünyadan göçüşünün, öncesinin, sonrasının, hikmetlerinin olduğunu da düşünürsek…
Sebebi hilkatimizin O olduğunu düşünürsek… Onun doğumunu; ilgi ve ibadetle, hayırlı işlerle, oruçla, zikirle, salavatlarla hatırlamak, yaşanılan zamana değer kazandıracak işler hükmünde olacaktır.
Yüce Peygamberimiz(s.a.a.) aslında ima ile kendi doğum gününün diğer günlerden farklılığını ve önemini işaret etmiş, arif olanlara mesajını vermiştir.
Pazartesi günü oruç tuttuğunu gören ve soran ashabına şu cevabı vermiştir; “Bu, benim doğduğum ve ben peygamber olarak gönderildiğim gündür” (Ahmed b. Hanbel, 5/29, 299-Ebû Dâvûd, Savm:54-Müslim, Sıyâm:197)
Değerli dostlar, Peygambere sevdalı olanlara, dinde takvayı gözeten muttaki kullara düşen görev; bu geceyi diğer gecelerden daha farklı, daha uyanık, daha sevdalı, olarak geçirmeye çalışmaktır. Bu gece vesilesiyle Peygamberimize olan bağlılığımızı gözden geçirmeli ve bizi Ona yaklaştıracak amelleri bolca yerine getirmeli, Onu ve Ehl-i Beyt’ini salat, selam ve dua ile anmalıyız. Zaten biz millet olarak bu sevdayı ispat etmiş, asırlardır bu geceyi “Mevlit Kandili” olarak kültürümüze yerleştirmişiz.
Boş verin hariçten gazel okuyan, harici mantığına bürünen; sevdadan yoksun, gözü, kulağı, gönlü körelmiş, yolunu sapıtmışları… Hikmetten yoksun kalmışları… İnadına değil, sevdasına kutlayın bu geceyi… Sevenlerin “Mevlit Kandilini” kutluyorum efendim!
Uğur Kepekçi / 12 Ocak 2014