Dünkü yazımızda “İktidar gerilim politikasından vaz geçmelidir.” Diye bir başlık kulandık. Yaklaşan seçimler dolayısıyla toplumda oluşan olaylar karşısında, sağduyulu davranılmadığı takdirde, millet ve devlet olarak ağır bedeller ödeyebileceğimizi belirtmiştik.
Ülkeyi yönetenler, şunu asla aklından çıkartmamalıdır ki; bu ülkede sizi seven, sizi kabul eden kadar; sizi sevmeyen, politikalarınızı beğenmeyen, en az sizin kadar bir kesim var ve Siz bu ülkede yaşayan herkesin hizmetinde olmak zorundasınız.
İdareciler, sorumluluk bilincinde olmalı ve toplumun bir ferdini dahi ötekileştirmeye hakkı yoktur. Çünkü bu ülkenin vatandaşı olarak herkes bu devlete vergi veriyor, bu topraklarda yaşıyor; o kadar da hizmet, sevgi ve huzur bekliyor.
Ama bu beklentilere maalesef özellikle Sayın Başbakan cevap veremiyor. Meydanlarda dinlediğimiz Sayın Tayyip Erdoğan, asla bir Başbakan ağzıyla konuşmuyor. Yapılan konuşmalarda, balkon konuşmalarından eser yoktur. Öfke ve ötekileştirmek her mitingin aşılmış menüsü haline geldi.
Toplum geriliyor, toplum kavgaya doğru gidiyor. Fikirler uçlara doğru kayıyor ve maalesef zararını da Türk milleti görüyor ve görecektir.
Bu satırları okuyan değerli okurlarım, benim de Başbakanın görüşlerine karşı biri olduğumu bilir. Ama karşı olmak demek asla düşman olmak demek değildir. Biz gördüğümüz yanlışları eleştiririz; çünkü bu vatan gemisinde biz de yolculuk ediyoruz. Gemiye kaptanlık edenler bu gemiyi maalesef iyi yürütemiyor ve batmak üzereyiz. Gemi batarsa hepimiz batarız. Gördüğümüz yanlışı da söylemek ve yazmak en doğal hakkımızdır. Ama Sayın Başbakan, kendinden başka kimsenin ne tepkisine, ne sözüne kulak asacak bir halde değil. Varsa yoksa öfke ve ötekileştirmek.
Başbakanın bu tavrı diğer siyasileri de öfkeye sevk etmekte ve onlarda o dili kullanmaya kalkışmaktadır. Meydanların dili çok kabalaştı. Gerek iktidar, gerek muhalefet, toplumu öfkeye sürüklüyor.
Heyecan ve öfke zamanlarında kalbin ve duyguların halini İmam Gazali Hazretleri çılgın dalgaların hâkim olduğu bir zamanda yolculuk etmek isteyen geminin dümenine benzetmiştir. Kaptan en kadar mahir olursa olsun dalganın şiddetinden dolayı dümene hâkim olmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla öfke ve heyecan anında akla, mantığa çok da hâkim olunamayacağını dile getirmiştir.
Bu toplumu şu anda rahatlatacak olan da gene Sayın Başbakandır. Sayın Başbakan, öfke ağzını bırakmalıdır. Seçimi kaybetmek bahasına da olsa…
Çünkü sizden sonra birileri mutlaka bir gün iktidara gelecek, belediyeleri alacak, onlarda bu millete hizmet edecektir. Sayın Başbakan, eğer bu toplumda kendinden ve kendi kadrolarından başka kimsenin olmadığını zannediyorsa, yanılıyor. Bu millet, içinden nice yiğitler çıkardı ve çıkaracaktır.
Ama bu devlete ve millete bir zarar gelirse; ne size, ne başkasına kalır. Yönetecek ülke, yaşayacak vatan bulamazsınız. Seçimler kavga ve öfkeyi değil; sevgi ve barışı getirmelidir. Aksi halde millet olarak bedel ödemek zorunda kalırız. Bizden hatırlatması.
Uğur Kepekçi / 18 Mart 2014