Dünya kurulduktan bu yana her doğrunun, her gerçeğin önünde engel bir tavır, engel bir düşünce, engel bir söz vardır:
Olmaz, yapamaz, kazanamaz!
İnsanlığa yönünü tarif etmek, doğruları göstermek için rehber olarak gönderilen peygamberlerin, ülkeler fetheden imparatorluklar kuran liderlerin, yeni bir buluş yapan ilim ve fikir adamlarının karşılaştıkları manzara ile bugünün hak dava savunucularının başına gelenler aynıdır.
Doğruları savunanların doğruları, yanlışlara alışmış toplumlarda kabul görmesi, her şartta ve zamanda zordur. Doğruların toplum olarak kabulünün sağlanması için nice insanların yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya kaldıkları, nice zamanların ve emeklerin boşa gittiği hakkında tarihte örnekler çoktur.
Toplumların sağlık ve mutlulukları için her yeni buluşun, geç kabulü yüzünden nice toplumların gelişmesi geç kalmış, insanlığın refah ve mutluluğu da o oranda gecikmiştir.
Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed(sav) peygamberlik görevi verilmeden önce toplumun en güvenilir biri olmasına rağmen, Hak peygamber olduğunu ilan ettiği andan itibaren ona; bizi tapmakta olduğumuz putlarımızdan mı ayıracaksın; olmaz!
Barış içinde yaşayacağımız bir dünya mı kuracaksın; yapamazsın! Haksızlık karşısında zafer mi elde edeceksin; kazanamazsın! demiş ve bu yönde tavır sergilemişlerdir.
Mustafa Kemal Atatürk, işgal altında olan topraklarımızı, her türlü imkansızlığa ve çaresizliğe rağmen, düşmanlardan geri alacağım.
Yeni ve bağımsız bir devlet kuracağım dediğinde, içimizdeki mandacılar; olmaz yapamaz kazanamaz dediler!
İnsanlık; siyasal, ekonomik ve manevi krizlerle boğuşurken milli çözüm önerileri sunan Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş; vatandaşlık maaşı ile vatandaşın açlığına son vereceğim, devleti güçlendirilerek baba devlet, ordumuzu dünyanın en güçlü ordusu yapıp kainat devleti kuracağım dediğinde, karşısına çıkan kötü niyetli insanların olmaz yapamaz kazanamaz dediklerine rastlamaktayız.
Kurtuluş mücadelesi veren, doğruluğu kendine rehber edinen, inandıklarında samimi olan insanlar, bu ve benzeri sözlere kulak asmadan yollarına devam ederler ve hedeflerine er ya da geç varırlar.
UĞUR KEPEKÇİ