Bir önceki makalemizde “ayıklayın pirincin taşını” dedik. Ancak her iş kolay olmaz. Hele de pirincin içindeki beyaz taşları ayıklamak hiç de kolay olmaz. Görmek, anlamak, ayıklamak ve izah etmek zordur. Çünkü pirinç de beyazdır, taşta...
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş kendine münhasır tespitleri olan, olayları geniş bir pencerene seyreden, öngörü sahibi, bilge bir insandır. Biz onunla olayları hem önceden sezmek hem de çözümü görmek açısından başkalarına göre daha şanslıyız. Ancak milletimiz bu konuda Onu sevenler ve kabul edenler kadar şanslı değil. Kuru bir inat, basiretsizlik ve nasipsizlik yüzünden olsa gerek ki; Onun engin görüşlerinden istifade etmek konusunda “hazine üzerinde oturan dilenci” misalini andırmaktadır.
Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş, AB ve batılılaşma sürecinde yaşanacak olumsuzlukları ve milletimize kurulacak kumpası anlatırken; “en milli görünenlere milli meselelerimizi, en dini görünenlere dini meselelerimizi tarumar ettirecektir.” Diye bir tespit yapmıştı. Basit gibi görünen bu tespit sosyolojik açıdan ele alındığında çok derin manalar içermektedir. Ormanı kesen baltanın sapının da ormandan olduğu görebilmek gibi… Ağacı içindeki kurdun çürüteceğini anlayabilmek gibi… Pirincin içindeki beyaz taşı görebilmek gibi…
Bir bakışta görülemeyen, anlaşılamayan, ancak engin bir ferasetle görülebilecek ve anlaşılabilecek meselelerdir bunlar.
Dini literatürde münafıklık denilen bu amel, ilahi mesajlarla en tehlikeli davranışlar içerisinde gösterilmiştir. İçi dışı, özü sözü bir olmayan, senden gibi görünüp sana düşmanlık eden kadar tehlikeli bir şey olamaz. Dostlukları, aileleri, millet ve devletleri bu yolla yok etmiş ya da zayıflatmışlardır. Onun için Yüce Allah, en büyük günahlar içerisinde münafıklığı işaret etmiştir.
Bu bilgiler ışığında yaşananları tahlil etmeye kalkıştığımız zaman ülkemizde 11 yıllık AKP iktidarında bunun çok örneklerini gördük. Dindar görünen kimselerin oluşturduğu iktidar döneminde dindarlaşmadığımızı, aksine sağlıksız bir yapının oluştuğunu, şimdi de bu sağlıksız yapının tel tel döküldüğünü, kokuştuğunu görüyoruz.
Milletimize bu akıbeti er ya da geç yaşayacağını izah etmemize rağmen, görememesinin sebebi pirincin içindeki beyaz taşlardır. Yani onu zamanla yok edecek yapının kendine benzeyenler olabileceğini anlaması için illa ağzına aldığı pilav içindeki beyaz taşı, dişini kırınca görmesi gibi…
Ne yapalım kendi düşen ağlamazmış. Zaten düştükten sonra da ağlamak bir fayda sağlamaz. Şimdi bedel ödeme zamanıdır. Millet olarak bu bedeli hep birlikte ödeyeceğiz, kurunun yanında yaşlar da yanarak. İnşallah millet olarak gerekli dersleri çıkararak pirincin içindeki beyaz taşlara bundan sonra daha dikkat eder, dişimiz kırılmadan önlem alırız. Yoksa da daha çok dişimiz kırılır.
Uğur Kepekçi / 7 Ocak 2014