Çok mu şey istiyoruz?
Başta sosyal medya olmak üzere çeşitli ortamlarda özel
günlerde gönderilen kutlama mesajları artık hayatımızın bir parçası.
Ben de çeşitli platformlarda gönderdiğim yeni yıl mesajımda
"İyisi ile kötüsü ile 2016 geride kaldı. #Yeniyıl umarım tüm milletimize sevgi, barış, sağlık ve
huzur getirir. Mutlu seneler." demiştim. Umarım kelimesi bir ümit
ifade ettiği gibi bir acabayı da içinde barındıran bir kelimedir.
Başka bir mesaj: Mesaj saati: 31.12.2016 - saat:18.00 suları
"2017
de dilerim anneler sadece çocuklarının başarısını görünce gözyaşı döksün
çocuklar
hep gülsün hep beraber mutluluk şarkıları söylesin ......
çok mu
şey istiyorum yeni yıldan
ama......
bakalım
belki dilek kapısı açıktır bilemem. "
Başka bir mesaj: Mesaj saati: 01.01.2017 - saat:04.00 suları
"Reina
saldırısı nedeniyle ameliyatlar aldık gencecik güzel insanlar kalaşnikoflarla
taranmışlar, 2017 ye de böyle girdik
Yani yeni yıl temennilerimiz, umutlarımız daha yılın ilk
saatlerinde yerle bir oldu. Amalar, acabalar ağır basmıştı.
Bu beklenen
bir gelişme miydi?
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 1 Kasımseçimleri
sonrası yaptığı değerlendirmede
Türkiye'de olanların ABD'ye ait, kısa adı BOP olan Büyük
Ortadoğu Projesi'nin bir devamıdır.
"Asıl hedef büyük İsrail devletini kurmaktır"
"Türkiye'yi zifiri karanlığa gömdünüz, içinden
çıkmanız da asla mümkün değildir. Net konuşuyorum, içinden çıkmanız asla mümkün
değildir". demişti.
Evet Türkiye hala zifiri karanlıkta. Rabbim milletimizi
korusun.
Bakınız sizinle bir kıssa paylaşmak istiyorum.
Bir adam, oğlu ile ormanda yürüyüş yapıyor. Birden çocuk takılıp
düşüyor ve canı yanıp ?Ahhhh? diye bağırıyor.
İlerideki dağın tepesinden:
- Ahhhh? diye bir ses
geri geliyor. Çocuk şaşırıyor. Merak ediyor ve :
- Sen kimsin? diye
bağırıyor.
- Sen kimsin? diye cevap geliyor dağdan..Çocuk kızıyor.
- Sen bir korkaksın? diye bağırıyor.
Dağdan gelen ses:
- Sen bir korkaksın? diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp
- Ne oluyor böyle? diye soruyor.
- Oğlum? diyor adam.
- Dinle ve öğren!
Dağa dönüp:
- Seni seviyorum ! diye bağırıyor. Gelen cevap:
Seni seviyorum?
oluyor. Baba tekrar bağırıyor:
- Sen bir harikasın ! Gelen cevap:
- Sen bir harikasın..?
Oğlan çok şaşırıyor, ama ne olduğunu gene anlayamıyor. Babası
anlatıyor.
İnsanlar buna Yankı derler, ama aslında o Yaşamdır. Yaşam daima
sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam davranışlarımızın aynasıdır. Daha
fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev.
Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, herkes için her zaman
geçerlidir.Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarımızın ve seçimlerimizin bir
aynada yansımasıdır..?
Ne güzel demiş atalarımız:
"Ne doğrarsan aşına o gelir kaşığına."
Bu son terör olaylarını yapan IŞID örgütüne baktığımızda
beslendiği ana kaynak mezhep çatışması. Yöneticilerimiz
cephede IŞID ile mücadele edildiğini ifade ederken; bu örgütün besleyen mezhep ayrışımına, tüm kesimleri bir arada tutacak siyaset yerine ayrıştırıcı,
ötekileştirici tutumlara devam ediyor. Toplum olarak müştereklerimiz öne
çıkarılmıyor.
Ülkemizde hala Şia - Sünni ayırımını besliyoruz. Yani IŞID 'ın beslendiği kendine sempatizan bulduğu fikirleri adeta besliyoruz.
Bakınız ne
noktaya geldik biliyor musunuz?
Üniversitede
bir öğrencimin attığı tweet:
"Öyle bir ülke haline geldik ki birisi
Yeşili seviyorum dese Maviyi seven tepki gösterir oldu."
Aslında
toplum bu "ötekileştirme" oyununa direnmeye çalışıyor.
Bir arkadaşım sosyal medyada paylaştığı yazısında yaşadığı acıyı
şöyle ifade etmiş:
"Her gün
ama her gün yeni bir ölüm yeni bir terör saldırısı,bir canı kurtarmak için kaç
kişi saatlerce uğraşıp kalp masajı yaptığımızı. Ve hastayı kurtaramazsak nasıl
üzülüp kahrolduğumuzu,yakınları ile beraber gözyaşı döktüğümüzü ve o günün
kalanında hep o hastayı ve ailesini düşündüğümüzü. Bilseniz; bazen yoğunbakımda
bir hasta için 24 saat uykusuz ayakta çabaladığımızı. Bir can kurtarmanın çok
çok zor olduğunu... Nasıl bu kadar kolay kıyıyorlar Can'lara ! Bir evlat, bir
baba, bir anneye nasıl bu kadar kolay kıyıyorlar.."
Ekim 2011 'de ilki
düzenlenen Ehl-i Beyt Sempozyumlarının mimarı Prof. Dr. Haydar BAŞ Hocamız bize
bugünleri haber etmişti.
Sadece
sorunu ortaya koymayıp birliğin adresini de göstermişti.
Ne var ki; bu fikir toplumumuzda çok büyük yankı bulmasına
rağmen, havuz medyası ve idarecilerimiz bu fikre kulak vermediler.
Ve sonuç ortada.
Ama hala
geç değil. Gelin Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ortaya koyduğu gibi Ehl-i Beyt'te
buluşalım.
Unutmayalım ! Birlik ancak Ehli
Beyt'te buluşmakla mümkün olabilir.
Unutmayalım
! Ülkemizin, belki de hiç olmadığı kadar
birlik ve beraberliğe ihtiyacı var.
Unutmayalım
! Suriye'de sona gelirken artık çok net. SIRADA TÜRKİYE VAR !
Yrd. Doç.
Dr. Ali Bestami Kepekçi
e-mail:
[email protected]
02.01.2017