Irak ile başlayıp Suriye ile patinaj yapan (BOP) Büyük Ortadoğu Projesin yeni adı olan Arap Baharı Türkiye?mizi de fiilen içine çekmek üzere.
Cumhuriyet?ten günümüze kadar sınır ihlali yaşanmamış olan komşumuzla kapışmak üzereyiz.
Sınıra sıfır noktasında kurulan konteynır kent mültecilerin yerleşmesinden itibaren olmayan suni saldırılarla gündem edilir oldu. Bu gün itibarıyla mülteci sayısı on dört bini aşmış durumda.
Gelenlerin çoğu bin pişman olduklarını söylüyorlar. Mesleğinin kebapçı olduğunu söyleyen bir mülteci, yaşadıklarını acı içinde anlatıyor bizlere:?Bana çok şey vaad ettiler, her gün iş yerime gelip Esat?a karşı savaşırsan beni ve çocuklarımı büyük bir gelecek beklediğini anlattılar. Şimdilik diyerek bana yirmi bin dolar verip arkasını geleceğini de söyleyip ertesi gün geldiler. Bu defa yanlarında içi mermi dolu kasa, bir de keleş verip savaşmamızı istediler.
Dolar ve silahlar bize güç vermişti. Komşulardan bir iki kişi de katılıp başladık onlar ne dedilerse yapmaya.
Mermiler bittiğinde arkamıza baktık kimse yoktu, haber yollayıp Türkiye ye mülteci olarak gitmemizi istediler. Başkada çare kalmamıştı, adımız muhalif olmuştu artık?
Bize vaad edilenlere rağmen, Kilis teki Konteynır kentte gelince hayallerimin yıkıldığı gördüm. Eşim bana nasıl bir yere getirdin bizi, hani villalar arabalar zenginlikler nerede?
Bizi kullandıklarını yeni anladım, fakat iş işten geçmişti. Aldatılıp kandırılmış olduk??
Buna benze hikâyeleri hemen, hemen hepsi anlatıyor.
Fakat içlerinde art niyetli olanlarda vardır. Kilisli esnaflar ise dertli, çünkü hırsızlık olayları olmaya başladı.
Konteynır kentteki ismini vermek istemeyen bir görgü tanığı, gördüklerini şöyle anlatıyor:
?Mülteciler memnun olmuyorlar. Yemekleri beğenmiyorlar, yemek dağıtımı sırasında çıkan arbedede, bir ast subay ve bir polis memuru yaralandı, ekmekleri Sayın Valimize fırlattılar ve aracını taş yağmuruna tuttular.
Çocuklara dağıtılan mama ve bezleri Kızılay personelin yüzleri fırlattılar. Kendileri marka ismini söyleyerek ?bunları getirin? diyorlar. İçlerinde bazıları direkt içişleri bakanını arayıp şikâyetlerini dile getiriyorlar. Acaba bir mültecide bakanın telefonu ne arar??dedi
Kilisliler ?bunlar mülteci değil eşkıyadır gönderin gitsinler. Kendi vatanlarına ihanet edenler bize neler yapmaz ki, başımızı belaya koyacaklar, kendilerine yaptıkları yetmez gibi bizimde işlerimizi bozdular. Her gün Suriye ye beş altı bin vatandaşımız gidip geliyordu, kapı kapandı işlerimizde durdu? demeye başladılar.
Bir kısmında kamuflaj elbiseli ellerinde telsizli mültecilerde! Vardır.
Bu insanların çadırında silahtan el bombasına kadar mühimmat olduğunu söyleyenlerde vardır. Bu mühimmatları nasıl temin ettiler?
Konteynır kent yerleşim olarak sınıra sıfır noktasına kurulmasının araştırılması gerekir.
Zira beş yüz metre uzaktaki mayınlı araziden geçip Suriyelilere saldırı yapılıyor. Es selam gümrüğünü ele geçirmek için saldırı yapan mülteciler! Misli ile karşılık görünce gerisin geriye yani konteynır kente gelirken yaralananlar olmuştur.
Medya ise bunu Suriyeli askerler saldırıyor! Akın, akın mülteci geliyor diye koro halinde canlı yayınlar yaptılar.
Arkasından bizim hükümet yetkilileri de NATO ya acil çağrıda bulundular.
NATO un 5. maddesini istediler. Peki, 5.madde ne diyor?
Madde 5:?Herhangi bir NATO ülkesine yapılan saldırı NATO un tümüne yapılmış sayılır.?
Başbakan da? bizim sınırımız NATO sınırıdır? diyor. Artık gerini siz düşünün.
Şimdi Başbakana soralım, Irak bizim sınırımız değil mi? Her gün şehit edilenler yoksa bizim evlatlarımız değil mi?
Iraktan ülkemize on yıllardan beri sınır ihlali yapılıp canlarımız yanmadı mı? Neden NATO çağrılmıyor?
İnşallah açıklamasını yaparda vatandaşlar da anlar. Yapmaz ise seçimlerde vatandaş sandıkta açıklamasını yapar?
YUSUF YAKUT