Kilis'imiz emin ellerde, bu eller ki, kıyamete kadar bir daha imkansızdır tekrarının gelmesi.Bunlar Peygamberimizin sadık dostları, Allah'ın sevdiği ve seçtiği mübarek insanlardır."Sahabe" denilen bu kutlu insanlar,memleketimizi adeta dört bir yandan şefkat,merhamet ve rahmetleriyle kuşatmışlardır.
Yusuf İzzettin hz güneşin doğduğu,Oylum höyüğü denilen tepe'den selamlıyor sanki Kilis'i , Muhammet Bedevi hz, güneşin battığı yerden el sallar Kilis'e
Resul Osman dağı eteğindeki Şurahbil bin Hasane'nin nuru ile, güneydeki yeşillikler içinde yatan Peygamberimizin (sav) "Sumart" başı Hz. Mansur'un nurları aydınlatır bizleri.Üç bin sahabenin ev sahiplik ettiği bu serhat şehrimizin,iç kısımlarına doğru ilerledikçe her köşe başında rastlanır bir Allah dostlarına.Hulk dededen Muhammet Ensariye, Şebbi nebiden Şeyh Gökçeye.... Hepsinin adlarını zikretmemiz imkansız olsa da, onlar," gökteki yıldızlar gibi" bizleri aydınlatma kıyamete kadar devam edeceklerdir inşallah...
Hemen aklımıza gelebilir, bu kadar sahabenin ne işi var Kilis'te? Bu kutlu insanlar hayatlarını Allah yolunda cihada adamış, ve bu uğurda şahadet şerbetini içmiş Allahın sevdiği ve seçtiği mübarek kullardır.Hicri onsekiz ile yimidört'üncü yılları arasında çok büyük muharebenin yaşandığı ilimizde,Ubeyde bin Cerrah komutasındaki İslam ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanan muharebede şehit düşmüşlerdir.Bugün odun pazarı mevkii olarak bilinen yerden geçerken dedelerimiz ,"yemeni"lerini yani ayakkabılarını çıkarıp yürürlermiş saygıdan,o bölgenin tamamı sahabe kabristanlığıdır.Allah şefaatlerine nail eylesin.Amin.
Yavuz Sultan Selim hanın,1516-1517 Mercidabık meydan muharebesinin, Memluklar karşısındaki zaferiyle de, bir Türk şehri olmuştur Serhat Kilis'imiz.O günden sonra hızlı bir şehirleşme gözlenir,şehrin dört bir giriş ve çıkışlarında çeşmeler inşa edilir.İşpirpaşa Kasteli" çeşmesinden, Abuşağaya, Ayınönün'den Murtaza'ya, Fellak kasteline
Yüzyıllardan günümüze, musluklarından şırıl,şırıl akıp doldurmuştur "kenne" testilerimizi. Hemen aklıma geldi,eskiden evlerde şehir suları olmadığı içindir ki her evden genç-yaşlı demeden" kenne"sini ,kovasını ,satılını kapan soluğu" kastel"lerde alırlardı.Buralarda su sırası beklenirken ,bazen sıra kavgası bile olurdu..atalarımız yalnız insanları değil, hayvanları bile düşünür ve bineklerinin ihtiyaçları için "suluk" yaptırmışlardır,bu suluklar hala eski yerlerini muhafaza etmektedirler...
Emeği geçenlerin ölüsünün canına gitsin.Allah razıolsun Amin.
Temizliğe önen inancımızın bir gereği olmuştur hep,zira "temizlik imandandır" hadisi şerif'i hep düstur edinmiştir milletimiz.Bundan olmalıdır ki hamam'lar inşa ettirilir peş peşe, güzel şehrimize.Beş tarihi hamamın üçü yer seviyesinden aşağı olması sebebiyle,hem çukur hem de daha sıcak olur.Şehir önceleri bu hamamlar etrafında kurulu olup, yerleşim birimleri zamanla gelişip büyümüştür.Hepside bugün ayakta olan hamamlar, ilgisizlik ve bakımsızlıktan yıpranmış bakıma muhtaçtır, cemaati bile olmayan kiliselere servet harcayanlar ,gerek "kastel" lerimize ve gerek hamamlar-hanlarımıza neden duyarsız kalırlar?.Hiçbir gerekçe mazeret kabul edilemez zira bu kıymetler kültürel mirasımızdır hepimizin, gerekli mercilerden ricamız biran önce Kiliselere-Havralara gösterilen hassasiyeti kendi kültürümüze de göstermeleridir.
İnancını, kültürüne, sanatına ve zanaatına nakış,nakış işlemiş olan geçmişimiz,elbette camilerimizi de unutmamışlardır. Kadı'sıdan Ulu'suna,Muallak'ından Pirlioğluna, Şeyhler'inden Kürtler'ine, Murtaza'dan, Zeytili'si ve beş vakit Allahu ekber Allahu ekber sadaları ,mubarek sahabelerin ruhlarıyla buluşmaları Kilis'imizin üzerinde ve mütedeyyin insanımızın gönlüne muhabbet ve feyz doldurur.Kıyamet günü yaşadıkları beldelere önder olacak olan, kutlu "Nebi"nin mubarek" Sahabe"leri nin himmetlerinin,tasarruflarının ve şefaatlerinin bizlere ve okurlarımıza nail olmasını cenabı Haktan niyaz eder hayırlar dilerim.