Ramazan umresi için geldiğimiz kutsal beldelerden hepinize sevgi ve saygılar sunarak sizleri hayırla yâd ediyorum.
On günlük seyahatimizin ilk durağı olan Medine ye ulaşmanın heyecanı sardı bizleri.
Ravzada kılınan ikindi namazından sonraki ilk iftar hazırlığının çalışmaları görülmeye değerdir. Herkes bir şeyler yapmanın hazzını yaşıyor.
Ravzanın avlusundaki koşuşturma, iftar saatinin yaklaşmasıyla zirve yapıyor.
Dil, ırk, renk, ülke ne olursa olsun herkes sanki birbirini tanıyor gibi sofradaki boş olan yere oturup iftar saatini bekliyor.
İnsanlar ikram etmek için yarış halindeler birbirleriyle. Gönül dilinin konuşulduğu bu mekânda, muhabbet zirve yapıyor her insanda.
Akşam namazından sonra teravih hazırlıklarının heyecanı sarıyor insanları.
Teravihin iki saate yakın bir zaman sürmesi kimseyi rahatsız etmiyor,aksine herkes memnun halinden.
Gece kılınan teheccüt namazından sonra, bu kez sabah namazının heyecanı başlıyor.
Burada kaldığımız her gün ayrı muhabbet ve lezzet alıyoruz. Hele Kadir gecesi ziyaret edilen Resulullahın manevi huzurundaki o feyz, o muhabbet anlatılır gibi değil…
Gezilen Uhut şehitliğinde herkes Hz. Hamza’nın ve tüm şehitlerin ruhlarıyla buluşuyor adeta ve hepsine Fatihalar yollayarak şefaatlerini umarak ayrılıyoruz oradan.
Ve dünyada başka bir eşi olmayan bir mescide geliyoruz,”kıblateyn” burada kılınan namaz ve yapılan dualardan sonra geliyoruz Hendek’e.
Hendek savaşı, İslam tarihinde vatan savunması açısında örnek olmuş ve Peygamberimizin birçok mucizelerinin yaşandığı yer olmuştur...
Ecdadımızın yaptırdığı tren garının önünden geçerken, gurur ve hüznünü bir arada yaşıyoruz.
Bu ziyaretlerimizle Medine-yi Münevvereye veda etme zamanı gelmiştir artık, tekrar gelmeği arzu ederek ayrılıyoruz.
Yusuf Yakut