Bu hafta hutbe iman ve salih amel ile ilgili. İman nedir? deyince ilk akla gelen Cibril Hadis-i Şerifidir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Meltem TV'de yayınlanan Haftanın Sohbeti Programındaki sohbetinden küçük bir alıntı yapalım: Bir gün Aleyhisselam Efendimize –ala rivayet- sahabeden biri gibi kıyafetine girmiş -ki Hz. Cebrail ekseriyetle o surette insan olarak Peygamber Aleyhisselama görülüyordu- cemaatı içerisinde, eshabı içerisinde otururlarken geliyor, üç soru tevcih ediyorlar; Peygamber Aleyhisselam'a.“El İman? El islam? El ihsan?” Yani burada İman nedir, İslam nedir, İhsan nedir? Demek ki bu üç şeyin öğrenilmesi dinin mahiyetini ortaya koyuyor. Efendim, iman dindendir, İslam’ın şartları dediğimiz hususlar bunlarda dindendir, ihsan da dinlendir. Ama bunların tamamıdır din. İslam’ı veya dini bir organizmaya benzetecek olursak, -efendim- bu organizmanın bütününe o dinin kendisi –efendim- (denir). Bir de onun sureti var, iki, sireti var, bir de de hakikati var. Öyle tasnif edilme ile beraber onun ne olduğunu anlamış oluyoruz.
İnandım. Peki nereye inandın?
Allah'a inandım. Ahiret gününe inandım. Peki kardeşim bunun ispatı nedir? Onu söyle bana!
Benim bu konudaki acizane görüşüm bu.
Hatırlarsanız Canab-ı Fahr-i Alem Efendimiz, İslam'ın şartlarını izah buyururlarken; -“Buniyel islamu”- İslam 5 şey üzerine bina edildi. Neydi birincisi?
‘’El la ilahe illallah eşhedüenla ilahe illallah’’
Yani Allah'a şahitlik ediyorsun, Resulüne şahitlik ediyorsun. Ondan sonra başlıyor namaz. Şehadet ettiğin inandığın şeyin ispatı amel oluyor.
Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat vermek, Hacca gitmek. Bir de başta söylediğimiz Şehadet. Ne oluyor? 5 olmuş oldu.Şehadet zaten imanın tazelenmesi diye bir olay var. Hem bunu yapıyor, hem de bunu vücut ikliminde ispatlıyorsunuz. Bir insanın vücut ikliminde Onu ispatlaması demek, onu hatırlamasıdır. Kimi? Allah’ı hatırlamasıdır. Allah’ı hatırlamanın adı da nedir? Zikrullahtır, Allah’ı zikretmek.
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "İnsanlar, imtihan edilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar?" (1)Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran."(2)Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam, iman, salih amel ve güzel ahlak ilkeleri ile bir bütündür. İslam; kökü iman, gövdesi salih ameller, meyvesi ise güzel ahlak olan bir ağaç gibidir. İnsanı, Rabbine kulluk makamına yükseltecek olan yegâne cevher, imandır. İman, öncelikle Allah’ı hakkıyla tanımak, O’nun varlığını ve birliğini gönle nakşetmek, eşi, benzeri ve ortağı olmadığını kabul etmektir. Sonra da içten bir bağlılıkla meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kader ve kazaya; hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Kıymetli Müslümanlar!
İmanla şereflenen gönüller, ancak salih amellerin huzur veren iklimiyle buluştuğunda Allah katında yücelir ve O’nun rızasına nail olur. Salih amel, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan her türlü güzel davranıştır. وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ "Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et."(3) emrine sadakat gösterip, bir ömür kulluk bilinciyle yaşamaktır. Namaz, oruç, zekât ve hac gibi İslam’ın temeli olan ibadetleri vaktinde ve şartlarına uygun olarak eda etmektir. Helâl ve meşru olan işleri düzgün ve sağlam yapmaktır. İçki, kumar, zina, faiz ve israf gibi haramlardan uzak durmak, yalandan, gıybetten ve iftiradan sakınmaktır. Yetim malına el uzatmamak, rüşvete yeltenmemek, karaborsacılık yapmamaktır.Değerli Müminler!
İmanımız, İslam ahlakını hayatımızın her alanına yansıtmakla kemale erer. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) bir hadisinde إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ صَالِحَ الْأَخْلَاقِ "Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." (4) buyurmuştur. Rahmet Elçisi (s.a.s)’e ümmet olmakla şereflenen her mümin, onu örnek alarak ahlakını güzelleştirir. İyilik, ihsan, iffet, takva, tevazu ve doğruluk gibi erdemlerle bezenir. Ailesinde ve çevresinde şefkat ve merhameti hâkim kılmak için gayret gösterir. Her türlü şiddetten, zulümden, kibirden ve cimrilikten uzak durur. Kul hakkı yemeyi, kamu hakkını ihlal etmeyi büyük bir günah olarak görür. Aziz Müslümanlar!
İmanımız, hayatımıza yön versin. Salih amellerimiz, bizleri Allah’a layıkıyla kul olmaya yöneltsin. Güzel ahlakımız, insanlara ve bütün mahlûkata karşı şefkat ve merhametle davranmaya sevk etsin.Hutbemi Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu niyazıyla bitiriyorum: "Allah’ım! Beni amellerin ve ahlakın en güzeline kavuştur. Bunların en güzeline ancak sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlaktan da muhafaza et. Onlardan ancak sen koruyabilirsin." (5)[1] Ankebût, 29/2.[2] Tirmizî, Birr, 55.[3] Hicr, 15/99.[4] İbn Hanbel, II, 381.[5] Nesâî, İftitâh, 16.Din Hizmetleri Genel MüdürlüğüKilispostası Haber Merkezi
İman Nedir?
İman nedir diye Peygamber Aleyhisselam’a Hazreti Cebrail sorduğu zaman, hepimizin bildiği Allah'a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahiret gününe, Hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna, bilhassa imanın şartı dediğimiz altı esasa inanmanın gerekliliğine işaretle cevabını veriyor. İman budur.Efendim bunlardan bir tanesi olmazsa, demek iman olmuyor. Yani bunu “biz oluyor desek de” olmuyor. Niçin?Hazreti Fahr-i Alem Efendimizin mübarek lisanlarından zuhur eden, bu manada sözler hükümdür, hüküm mahiyetindedir, bir hükümdür. Yani hüküm mahiyetinde olsa bile şüphe arz eder, tamamen hükümdür. Hz. Cebrail bu cevabı alınca “doğru söyledin, doğrudur.” diyor, tasdik ediyor.O zaman İslam nedir?
İşte yine bildiğiniz İslam’ın şartları diye İslam dini içerisinde tasnif ettiğimiz hususları, İslam'ın şartlarını beyan ediyor. Başta nedir? Kelime-i şehadet getirmektir. Şimdi burada kelime-i şehadet getirmek, aynı zamanda imandan da sayılabilir. Bunun enteresan bir yeri var. Yani siz şahadet getiriyorsunuz bu amel oluyor. İslam'ın şartı ameli hususlardır. Neye şehadet ediyorsunuz? Efendim iman edeceğiniz şeylere, ettiğiniz hususlara. Yani bir noktada “iman edilenlerin ispatına” biz “amel” diyoruz. İman ettim diyoruz, ispatı da amel oluyor. Yani iman şartı ile İslam'ın şartı arasında incelik bu.İnandım. Peki nereye inandın?
Allah'a inandım. Ahiret gününe inandım. Peki kardeşim bunun ispatı nedir? Onu söyle bana!
İmanın İspatı Ameldir
İşte İslam'ın şartlarını yerine getirmek. O bakımdan “bağ cümlesidir” bence “şehadet cümlesi.” Ne ile bağlamak? İmanın şartı ile İslam'ın şartını. Yani iman ve ameli birbirine bağlamaktır şehadet. Daha doğrusu amel ile beraber inandığını ispat etmektir. Bunu yapmazsan fiili olarak şahadet cümlesini sen inkar ediyorsun manası çıkar.Benim bu konudaki acizane görüşüm bu.
Hatırlarsanız Canab-ı Fahr-i Alem Efendimiz, İslam'ın şartlarını izah buyururlarken; -“Buniyel islamu”- İslam 5 şey üzerine bina edildi. Neydi birincisi?
‘’El la ilahe illallah eşhedüenla ilahe illallah’’
Yani Allah'a şahitlik ediyorsun, Resulüne şahitlik ediyorsun. Ondan sonra başlıyor namaz. Şehadet ettiğin inandığın şeyin ispatı amel oluyor.
Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat vermek, Hacca gitmek. Bir de başta söylediğimiz Şehadet. Ne oluyor? 5 olmuş oldu.Şehadet zaten imanın tazelenmesi diye bir olay var. Hem bunu yapıyor, hem de bunu vücut ikliminde ispatlıyorsunuz. Bir insanın vücut ikliminde Onu ispatlaması demek, onu hatırlamasıdır. Kimi? Allah’ı hatırlamasıdır. Allah’ı hatırlamanın adı da nedir? Zikrullahtır, Allah’ı zikretmek.
Şahadet getirmek imanı tazelemektir
Şahadet cümlesindendir, yani imanı tazelemek şahitliği bol bol yapmak anlamındadır. Burada bakın çok enteresan, iman etmeye Cenab-ı Hak Kur'an'da fevkalâde bir mahiyet ile sıfatla “Kad” muhakkak ki; “Efleha” ferah buldu, kurtuldu. Neden kurtuluyor? Malum “nardan” ateşten kurtuluyor. Kim kurtuluyor sorusunun cevabı; ‘’El müminüne’’ İnanan. İnananlar kurtuldu. Bunun ikisi bir yol. Kurtuluş'un birinci şartı imandır. Bunun dışında insan çok şey yapsa da ve fakat bu maddeyi ihlal etse -bilerek ya da bilmeyerek- kurtulması mümkün değil. Onun için İslam’da bazı şeyler vardır ki; şakası da ciddidir, ciddisi de ciddidir. Malumunuz iman konusu, nikah konusu, talah konusu. Yani bir insan şakadan yeri inkar etmiş olsa inkarı sahihtir. Ama Efendim “ben bunu şakadan söyledim.” Ha bu işin şakası olmaz. Tıpkı elektrik düğmesine basmaya benzer. Bilerek de bassan devre tamamlanır, bilmeyerek de bassan devre tamamlanır. Öyle değil mi? Ha talah konusu da böyledir nikah konusu da böyledir. Hülasa bazı şeyler var ki; insanlar bunlarda ciddiyetini her an koruması ve de muhafaza etmesi lazım. O hangisidir başta? İşte imandır.12 Ağustos 2022 tarihli Cuma Hutbesi
Muhterem Müslümanlar!Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "İnsanlar, imtihan edilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar?" (1)Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran."(2)Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam, iman, salih amel ve güzel ahlak ilkeleri ile bir bütündür. İslam; kökü iman, gövdesi salih ameller, meyvesi ise güzel ahlak olan bir ağaç gibidir. İnsanı, Rabbine kulluk makamına yükseltecek olan yegâne cevher, imandır. İman, öncelikle Allah’ı hakkıyla tanımak, O’nun varlığını ve birliğini gönle nakşetmek, eşi, benzeri ve ortağı olmadığını kabul etmektir. Sonra da içten bir bağlılıkla meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kader ve kazaya; hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Kıymetli Müslümanlar!
İmanla şereflenen gönüller, ancak salih amellerin huzur veren iklimiyle buluştuğunda Allah katında yücelir ve O’nun rızasına nail olur. Salih amel, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan her türlü güzel davranıştır. وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ "Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et."(3) emrine sadakat gösterip, bir ömür kulluk bilinciyle yaşamaktır. Namaz, oruç, zekât ve hac gibi İslam’ın temeli olan ibadetleri vaktinde ve şartlarına uygun olarak eda etmektir. Helâl ve meşru olan işleri düzgün ve sağlam yapmaktır. İçki, kumar, zina, faiz ve israf gibi haramlardan uzak durmak, yalandan, gıybetten ve iftiradan sakınmaktır. Yetim malına el uzatmamak, rüşvete yeltenmemek, karaborsacılık yapmamaktır.Değerli Müminler!
İmanımız, İslam ahlakını hayatımızın her alanına yansıtmakla kemale erer. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) bir hadisinde إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ صَالِحَ الْأَخْلَاقِ "Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." (4) buyurmuştur. Rahmet Elçisi (s.a.s)’e ümmet olmakla şereflenen her mümin, onu örnek alarak ahlakını güzelleştirir. İyilik, ihsan, iffet, takva, tevazu ve doğruluk gibi erdemlerle bezenir. Ailesinde ve çevresinde şefkat ve merhameti hâkim kılmak için gayret gösterir. Her türlü şiddetten, zulümden, kibirden ve cimrilikten uzak durur. Kul hakkı yemeyi, kamu hakkını ihlal etmeyi büyük bir günah olarak görür. Aziz Müslümanlar!
İmanımız, hayatımıza yön versin. Salih amellerimiz, bizleri Allah’a layıkıyla kul olmaya yöneltsin. Güzel ahlakımız, insanlara ve bütün mahlûkata karşı şefkat ve merhametle davranmaya sevk etsin.Hutbemi Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu niyazıyla bitiriyorum: "Allah’ım! Beni amellerin ve ahlakın en güzeline kavuştur. Bunların en güzeline ancak sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlaktan da muhafaza et. Onlardan ancak sen koruyabilirsin." (5)[1] Ankebût, 29/2.[2] Tirmizî, Birr, 55.[3] Hicr, 15/99.[4] İbn Hanbel, II, 381.[5] Nesâî, İftitâh, 16.Din Hizmetleri Genel MüdürlüğüKilispostası Haber Merkezi