Peygamber (s.a.a), Fâtıma (a.s)'ı, Hz. Ali (a.s) ile evlendirmeye karar aldıktan sonra Hz. Ali'ye şöyle buyurdular: "Ey Ali! Kalk zırhını sat!" Hz. Ali (a.s) da zırhını çarşıya götürüp sattı, parasını çeyiz almak için Peygamber (s.a.a)'in huzuruna takdim etti. Resûlullah (s.a.a) de Fâtıma'nın (a.s.) evine ve kendisine gerekli şeyler alınması için o parayı ashabdan bazılarına verdi. O parayla satın alınan şeyler şunlardan ibaretti:
1- Yedi dirhemlik beyaz bir gömlek.
2- Dört dirhemlik büyük bir başörtüsü.
3- Hayber malı siyah bir elbise.
4- Hurma lifinden örülen bir yatak tahtı.
5- Biri koyun yünü, diğeri de hurma lifiyle doldurulmuş olan ketenden iki adet döşek.
6- İçi ezhar ismindeki bitki ile doldurulmuş olan koyun derisinden dört adet yastık.
7- Bir adet hasır-ı hicri.
8- Bir adet el değirmeni.
9- Bir bakır kap.
10- Su içmek için deriden yapılan bir kırba.
11- Elbise yıkamak için bir leğen.
12-Süt için bir adet kâse.
13- Bir su kabı.
14- Bir yün perde.
15- Bir ibrik.
16- Bir çömlek maşrapa.
17- Sergi olarak kullanılan adet deri.
18- İki çömlek testi.
19- Bir aba (Kûfe dokumalı bir çarşaf).
Ashab bu eşyaları alıp Peygamber (s.a.a)'in evine getirdiler. Peygamber (s.a.a) mübarek elleriyle onları alıp bakıyor ve "Mübarek olsun" diyordu.
Bir rivayete göre de, çeyiz eşyalarını Resûlullah'ın yanına getirdiklerinde O'nun mübarek gözlerinden yaşlar aktı ve başını göğe doğru kaldırıp şöyle dedi: "Allah'ım bu evliliği, kaplarının çoğu çömlekten olan kimselere mübarek eyle." (Biharu'l-Envar, c.43, s.94).
Hz. Ali (a.s) bir gün ashabdan birine şöyle buyurdu: "Kendimle Fâtıma'nın (a.s) durumunu sana anlatmamı istiyor musun? Fâtıma o kadar evime su getirdi ki, bedeninde kırba iz bıraktı; o kadar el değirmeniyle buğday öğüttü ki elleri nasır bağladı; o kadar evde temizlik yaptı, evi süpürdü ve kazanın altında ateş yaktı ki elbisesi eksilip bozardı. Bu yüzden Fâtıma'ya, 'Peygamber'in huzuruna gidip durumu O'na beyan edecek olursan, ev işlerinde yardımda bulunacak bir hizmetçi verir sana' dedim. Fâtıma (a.s) bu tavsiyeleri kabul edip Resûlullah (s.a.a)'in yanına gitti. Ama Resûlullah'ın bir grup sahabeyle sohbet ettiğini görünce ihtiyacını izhar etmekten utanıp bir şey söylemeden geri döndü.
Resûlullah (s.a.a) Fâtıma'nın bir hacetten dolayı geldiğini anlamıştı. İşte bundan dolayı o günün sabahı evimize teşrif buyurdular, selam verdiler, biz de cevap verdik. Eve dahil oldu ve yanımızda oturup şöyle buyurdu:
'Fâtımacığım, dün gece ne maksatla bizim eve geldin?'
Fâtıma (a.s) hacetini arz etmekten utandı. Bu sırada ben şöyle dedim: 'Ya Resûlallah! Fâtıma eve o kadar su taşımış ki, kırbanın bağı göğsünde iz bırakmış, o kadar el değirmeni çevirmiş ki elleri nasır bağlamış, o kadar ev işlerinin temizliğinde çalışmış ki elbiseleri bozarmış, yemek yapmak için o kadar kazanın altında ateş yakmış ki, elbiseleri kararmış. Bundan dolayı ona, eğer babanın yanına gidip bir hizmetçi istemiş olursan seni bu durumdan kurtarır dedim.'
Peygamber (s.a.a)'in gözleri yaşarıp şöyle buyurdular: 'Fâtımacığım! Hizmetçiden daha hayırlı bir ameli sana öğreteyim mi? Her gün otuz üç defa Subhanallah, otuz üç defa Elhamdülillah ve otuz dört defa da Allahuekber" (Bazı rivayetlerde otuz dört defa Allahuekber, otuz üç defa Elhamdulillah, otuz üç defa da Subhanallah olarak nakledilmiştir) zikrini söyle; bu zikir yüz defadan fazla değildir fakat bunun amel defterinde bin sevabı vardır. Fâtımacığım! Eğer bunu her gün sabahleyin söylersen, Allah dünya ve ahiret işlerinde sana kifayet eder.'
Fâtıma (a.s) babasına cevap olarak üç defa, 'Allah ve Resûlünden razı oldum' dedi."
(Biharu'l-Envar, c.43, s.82 ve 134).
(Kilis Postası Haber Merkezi)