Gülay Kilis'in merkez köylerinden birinde öğretmendi. O zamanlar Kilis Gaziantep'in ilçesiydi. Köy ilçeye yakın olduğundan taksi ile gidiş, dönüş yapıyorlardı.
Gülay, ince, orta boylu,
sarışın, bıcır bıcır konuşan, esprili, güler yüzlü bir genç kızdı.
Ailesi onu köyden kurtulsun diye bir lise Öğr. vermişti. Nişanlısı Konya’da
çalışıyordu. Bu yüzden iki nişanlının nişanlı evi ziyaretleri haricinde
birbirlerini tanıma, konuşup sohbet etme olanakları da yoktu.
Bir kurban bayramı arifesinde Gülay dersten çıkmış, arkadaşları ile yine Kilis' e dönüyordu.
Öğretmen Okulu' nun kavşağında nişanlısını gördü. Elif hanım:
-Hocam, bak nişanlın gelmiş, gözün aydın. Hadi arabadan in,
değince,
Gülay, bir an ne yapacağını bilememişti. İnse bir vay,
inmese bir vay! Oysa bu iki nişanlı, oğlan evinin nişanlı görme ziyaretlerinin
dışında hiç dışarıda görüşmemiş, birbirlerini tanıma olanağı bulamamışlardı.
Kadir, yeni yıl veya sömestr tatilinde nişanlı evine geceleyin gelmiş; hoş
geldin, hoş bulduk, çay ve kahve ikramından sora güle güle...
İkisi arasında bir konuşma olmamıştı. Öylece de kısa bir süre sonra nikâh masasına
oturacaklardı. Kadir, Kurban Bayram'ı arifesinde çıkmış gelmiş ve nihayet
nişanlısı ile görüşmek, konuşmak imkânı yaratacaktı. Fakat Gülay arabadan,
bagajda ninesinin istediği bir külek yoğurt ve yumurta ile nasıl inecekti?
Yoğurdu evlerine arkadaşları ile gönderse, annesi Gülay
nerede diye soracak evhamlanacaktı. Beraberinde indirse, bir külek yoğurt
elinde onca yolu nasıl yürüyeceklerdi. Ninesi ondan bir sepet de köy yumurtası
istemişti yoğurt, yumurta ile yola koyulmuşlardı.
İki çift laf ediyorlar, yorulup bir duvar dibine kehleyerek
soluklanıyor, biraz dinlendikten sora yola devam ediyorlardı.
Kolları yorulunca küleği yere bırakırken keh... keh...
Soluklanıp tekrar iki laf ediyorlardı. Kadir, dayanamayıp
küleğe bir tekme atacaktı ama Gülay'dan ayıp olurdu.
Epeyce yürüdükten sonra bir de sağanak yağmur başladı. Yoğurt
küleğinin içine yağmur doldu, yoğurt ayran oldu.
Gülay kaldırımdan ineyim derken ayağı kaydı, elindeki
sepetle birden yere yuvarlandı. Sepetteki yumurtalar hış oldu. Gülay evine
gitti. Yoğurt ve sepeti Kadir evine götürdü. Ninesi sorunca da, kalmadığını, daha
sonra getireceğini söyledi.
Güya görüşüp konuşacaklardı! Bir külek yoğurdun, bir sepet
yumurtanın ve yağmurun azizliğine uğradılar. O bayram arifesini kahkahalarla gülerek
anımsarlar...
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU