-Demek Tekye camısındaki Abdullah Hoca' ya Jet Abdullah
derlerdi aney! Namazı hızlı kıldıror
deği mi eyle söylerlerdi ecebem?
-He ya...yeyin hızlı kıldırırdı . Cemeet ( cemat) perişan
olurdu .Cemeetin kimisi rükuda, kimi secdede
motoru bozulmuş teksi( taksi) kimi olurdu.
-Eeee... Namazdan sonra nereye giderdingiz?
-Terebühten sonra
camının önüne şerbetçiler düzülüllerdi.
Buz kimi boyam (meyan ) şerbetini alır içerdik. Kimi heyir ( hayır)
sehepleri sebil ettirirlerdi.
-Sebil ne demek ane?
-Yeğni, zengin ya da bir dileği olanlar şerbetçinig
arkasında bağlı olan o böyük güyümdeki şerbetin alayınıg parasını veridi.
Gelen, geçen birer bardak buz kimi şerbeti beleş içerdi. Kimisi de elinde satıl
getirirdi. Satılı beleş doldurur evine eletirdi.
-Be' kele eyip değil mi, hemin genni içor, hemin uşağına,
devşeğine mi eletordu? Eybuşşum!!! ( ayıp)
-Kele kızım ne'tsing fıkara... Parası pulu yoksa!
-Eskiden ramazan ayı yaza denk gelirdi. Dilimiz damağımız
ağzımızda kururdu.
O zamanlar daha buzdolapları kimsenig evinde yoktu. Baban
işten çıktığından, doğru buzhanaya gider, iki böyük kelip buz alırdı. Herbiri
eynen(tıpkı) kalas kimidi. Genni(kendisini) matmahtaki ( mutfaktaki)küllüyün
içine( topraktan yapılmış, yuvarlak, derin büyük küp) kor, üstüne iki keddüs (kova) su döker,
devlisi güne keder buz kimi (gibi) soğuk
su içerdik, öteki buz kelibinden de testereden birez keser, evde yaptığımız
boyam (meyan) şerbetining içine atardık. Orucu açtığından tas tas içerdik hereretimizi alırdı. Akşam ezanı Allah'ü ekber der demez
evvel su, sonra da şerbete dayanırdık. İç, iç, karnımız davıl kimi olurdu.
Karnımız şiştiğinden bu sefer
göynümüz yimek yimeği istemezdi.
_ Heneğingi (laf)
unutma da, camıdan çıktığından nere giderdingiz?
Bayram yerine mi?
-Yok kele ne bayram yerinesi! Karanlıkta bayram yerinde ne
işimiz var anam ! Bayram yeri ramazanın
sonuna doğru kurulurdu. Nearbalar (dönme dolaplar), atlı karınçalar, tahta
salangaçlar (salıncak) kurulurdu. Haytalyacılar... Dürümcüler, arı balı datlıcılar. arabada kebap yapan
kebapçılar... embarbuzcular (buz dondurma) Hele o embarbuzlar küççük küççük
tenekke kutuların içinde satılırdı. Leymunlusu(limonlusu), darçınlısı (
tarçınlı) olurdu. Bir lezzetil olurdu kine bes görücüng. Yanesüpcüler olurdu.(
Kısmetçiler) ( şans kağıdı) On kuruş verirdik. Kağıtların içinden bir kağıt
çekerdik. Kağıdın içinde hanı(hangi) hediye yazılısa yanesüpcü emmi bize o
hediyeyi verirdi.
-Senge heç hediye çıktımı ane?
-Heee... Çıktı ya!
-Ne çıkmıştı
-Bir top don lastiği!
-Be' kele Allah heyrini vere! Don lastiği ne biçim
hediyemiş?
-İkisi de bir eyyi hehha ( kahkaha) attılar.
-Neyseeee.. Terebühten sonra bayram yerine getmedingseniz
nere giderdingiz?
-Ya nenengilin, ya
da dayzalarınıg ( teyzelerinin) evine gerebiç yapmıya giderdik. Sonra başka
gece de onlar bize gelir, bizde gerebiç ve mayanalı kehke yapardık.
-Heee... Gerebici bilorum. Taman geçenlerde halamın
getirdiğinden o pasta değil mi?
-Be' kele ne pastası onug adı gerebiç. Türküsü bile var. " Ağa gerebiç, paşa gerebiç ...hıldır hıldır paşa gerebiç" Kimisini fıstıklı, kimini de cevizli ederdik. Zengini, fıkarası ille ramazan bayramında o gerebici ve mayanalı kehkeyi yapardı. Bayramda çayın yanında musafırlara (misafir) ikram ederlerdi.
Eğitimci Şair ve yazar ;
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU