Arkasında teyzelerim, yengelerim, kızları ve gelinleri birlikte içeri girdiler.
Yeniden zılgıtlar maniler başladı. Gelen misafirlerden büyüklerin ellerini öpüyor, küçüklerle tokalaşarak ve yanak yanağa öpüşerek “hoş geldin” ediyordu. Bembeyaz teni ve yüzü sıcaktan kıpkırmızı olmuştu. Onu, oradaki en güzel odanın kurnasına oturttular. Kayınvalidesi, eltileri görümceleri toplanıp, türkülerle başına su dökmeye başladılar:
Oy çinçini çinçini
Öpem ağzın içini...
Hoş geldin sefa geldin
Memed‘ in göverçini
... dos... dos ...eheyyyy ... li.. li.. liiii ....
Allah oğlu Mıstafayı heyirli oğurlu ede... genne, anasına sağlık , uzun ömür vere...dos... dos... eheyyy li.. li... liiii
Kuzenimin yanına girdim, kendisine ve bebeğine uzun ömür diledim.
Lohusanın saçlarını kaymeler yıkarken, Kilis türkülerimizi bir yandan söylüyorlar bir yandan da tef çalıp oyunlar oynuyorlardı.
Mektebin bacaları...
Oy le le le le le...le....
Vay le le le le le...
Oy le le le le le... vayyy..
Ders verir hocaları...
Oy aman, can kurban...
Görümce ile elti karşılıklı oynadılar .
Teyzem, elinde büyük bir kalaylı leğenle geldi kızının karşısına oturdu .
O kalaylı leğenin içindeki “ŞÜDÜT” ü (yedi çeşit baharatın içine bal ile karıştırılmış macun) kuzenimin sırtına kollarına sürmeye başladı. Bu aradgöbek taşının üzerine sıra sıra dikilmiş
Kırmızı mumlar kuzenimin yüzüne aksederek O ‘ na ayrı bir güzellik veriyordu. Ortada oturan yengem eline bir avuç şüdütü alarak Birden sırtıma sürmeye başladı. Daha Yenge ne yapıyorsun demeden sırtımın alev alev yanmaya başladığını hissettim.. Sırtım a ayıp yanıyordu.
- Ya yenge ne yapıyorsun ?
- Höss ! Sarı kız adettendir.. Sırtına şüdüt sürülen genç kızlar kalkar oynar !
Kendimi dış havuşa attım.. Yanan sırtımı musluğun altına tuttum..
içeriden zılgıt sesleri geliyor , kadınlar oynuyorlardı. Aman Allahım ! Dedim.. Bütün vücuduna şüdüt sürülen
nefse nasıl dayanıyor acaba bu yangıya ! Daha bir de o acıyla kalkıp oynamalıymış !
AYSER MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve yazar