Dünyada irili ufaklı, zengin ve fakir birçok ülke bulunur. Genel olarak manzaraya baktığınızda ülke halklarının yaşam standartları ülkesinin zenginliği veya fakirliği ile eşdeğer görüntüler arz eder. Yani çelişki pek yoktur.
Türkiye ismindeki bir ülkede ekonomi sürekli büyüyormuş. Hatta gelecek 20?30 yıl zarfında en güçlü ekonomiler arasına girmesi mümkün gözüküyormuş. Türkiye?de işsizlik azalırken, kişi başına düşen milli gelir oranı Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine varmış. Halkın durumu o kadar iyi ki, kimse şikayet etmiyor, dert yanmıyormuş. Bu yüzden 3. dönemde de aynı Başbakan ve hükümete yetki vermişler. Hem de oylarını yükseltme başarısını göstermişler. Bunları duyunca imrenmemek elde değil. Hatta içimden geçmedi değil, birileri beni bu ülkeye götürsün dedim. Ben bu Türkiye?de yaşamak istiyorum.
Ben de adı Türkiye olan farklı bir ülkede yaşıyorum. İş bulmanın deveye hendek atlamadan zor olduğu bir ülke burası. Milli gelirimiz yüksek ama halkın çoğunluğunun bu milli gelir denen şeyden haberi bile yok, çünkü kıt kanaat geçim normal bir durum olarak kabul ediliyor. İnsanlar faturalarını ödemekte zorlandığı, temel ihtiyaçlar dahil birçok şeyin tasarruf konusu olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Çiftçiler bir değil birkaç bankaya borçlu durumdalar.
Ama ben kendi yaşadığım Türkiye?den ayrılmak istiyorum. Her şeyin yolunda gittiği istikrar ve büyümenin büyük bir hızla sürdüğü Türkiye?ye göç etmek istiyorum. Beni Türkiye?ye götürün diyorum ama herkes diyor ki sen zaten Türkiye?de yaşıyorsun!
Selim Baytürkmen