Tıpta ?elektro şok? ölmek üzere olan bir insanı hayata döndürmek için kullanılırken; bizim ülkemizde yapılan zamlar ile ekonomik bünyemizi öldürmek için elektro şoklar uygulanıyor.
Elektriğe % 10, doğalgaza ise % 12?15 oranları arasında yapılan zamlar, vatandaşın zaten halsiz düşen ekonomik bünyesini iyiden iyiye çökerteceğe benziyor. Türkiye?de yaşayan halk her zam sonrasında tekrar kendine gelebilmek adına ciddi mücadeleler veriyor. 1 Ekim 2011 tarihinden itibaren evlerde gereksiz yere yanan lambaların söndürülmesinden tutun, ütünün ve çamaşırın hangi saatte yapılacağına dair zamanlamalar yapılamaya başlandı bile. Bütün bunlar faturaların biraz daha az gelmesi umuduyla yapılıyor. Çünkü vatandaşın bünyesi bu tür zamları kaldıracak noktayı çoktan aştı.
Zam konusunda çok uzun zaman öncesinden doyuma ulaşılmasına rağmen enerji uzmanları, elektrik ve doğalgaza yapılan bu zammın başlangıç olduğunu, ilerleyen günlerde devamının geleceğini söylüyorlar. Zam oranlarının % 35?lere kadar çıkabileceği öngörüsünde bulunanlar da var. Yani vatandaşın şimdiden yeni elektro şoklara hazırlanması gerekiyor.
Türkiye adeta izlenen garip enerji politikası ile bu kaderi yaşamaya mecbur bırakılıyor. Çünkü dünyada kullanımı ve fiyatı sürekli artan doğalgazı ithal etmekle kalmıyor, ithal ettiğimiz doğalgazın % 55?i ile elektrik üretiyoruz. Bu da direkt olarak elektrik fiyatlarına yansıyor. Yani her ne halükarda olursa olsun enerji alanında maliyetler sürekli artıyor. Faturaları ödediğimiz için hepimiz biliyoruz.
Daha beş sene öncesine kadar 12?18 TL arasında seyreden orta halli bir evin elektrik faturası, 6?7 katına fırlayarak 60?80 TL seviyesine ulaşmış bulunuyor. Elbette bu fiyatlara klima dâhil değil!
Rumların Akdeniz?de doğalgaz aramak için koskoca sondaj platformunu kurmasına kadar bekleyip, sondaja başladıktan sonra Piri Reis ile arama-tarama çalışmalarının başlatıldığı ülkemizde buyurun enerjiye verilen önemi siz ölçün!
Selim BAYTÜRKMEN