Birçok ülke yakın komşuları ile ticaret hususunda güçlü bağlar kurmak ister. Aynı coğrafyada yer alan ülkelerin kurdukları ticari bağlarının, iki taraf açısından da tatmin ediciliği ve kâr sağlama oranı yüksektir. Türkiye bu alanda geçmişte hissesine düşen büyük bir dilime sahipti. Başta Irak olmak üzere İran ve Suriye gibi güney komşularıyla ciddi ekonomik bağları bulunuyordu. 1990 yıllardan bu yana devam eden körfez savaşları ve sonrasında bu savaşların etkisiyle bölgede oluşan Amerika ikametgâhı, bu payımızın giderek azalmasına yol açtı. Karışan Ortadoğu coğrafyasında artık pastanın dilimleri bizden başka herkes tarafından afiyetle mideye indiriliveriyordu.
Bütün bunlara alışılmış iken, şimdi de İran nükleer programı bahane edilerek, Amerika ve Avrupa ülkeleri tarafından bir ?Ambargo Bombardımanı?na tutuluyor. ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Müsteşarı Stuart Levey?in başkanlığındaki heyet Ağustos ayında yaptığı ilk ziyaretinin ardından Ekim ayında tekrar Türkiye?deydi. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile bir görüşme yaparak, İran ambargosu hususunda uyulması gereken kuralları tebliğ etti. Aksi bir uygulama yapılması halinde ise karşı karşıya kalınacak yaptırım ve cezaları da unutmadan sıraladılar.
Türkiye, bölgede yıllardan beri süre gelen maddi kayıplar yaşamış bir ülke olmasına rağmen, en büyük fedakârlık yine kendisinden talep ediliyor. Peki, ne için? Ticari bağlantılarında kendi çıkarlarınızı üstün tutmadığınız takdirde böyle bir kaderi yaşamanız kaçınılmaz bir sonuçtur. Özellikle uluslar arası ticarette yapılan hataların faturası yüksek ve telafisi zor veya imkânsızdır. Bazı nedenlerden dolayı ticari bağınızı koparttığınız bir ülke, ihtiyacı olan malı bir şekilde başka kaynaklardan edinme yolunu seçecektir normal olarak.
Siz ülke olarak yıllar sonra hatanızı anlayıp telafi yolunu seçtiğinizde, yerinizin başkaları tarafından çoktan doldurulduğunu görürsünüz. Başkalarının çıkarları üstüne bina edilen bir dış ticaret politikasının, hiçbir fayda sağlamadığı gerçeğini bir an önce görmemiz zaruridir. Türkiye?nin kendi toprakları ve zenginlikleri üstünde hesabı olmayan ülkelerle, kendi ulusal çıkarları doğrultusunda bir dış ticaret politikası yürütmesi, ekonomik geleceğimiz açısından bir çıkış kapısı olarak görülmelidir. Yoksa kan kaybımız telafi imkânsız noktalara ulaşacaktır.