Dünya siyasi ve ekonomik krizlerle mücadele ettiğini zanneden liderle doluyken, her nedense iyileşme olacağı yerde krizler gün geçtikçe daha da artıyor.
İnsani ve demokratik söylemlerle, eylemlerin bir türlü örtüşemediği günümüz dünyasında herkes bir şeylerin paylaşımı konusunda pazarlıklar yaparken, dünyada nasıl bir barış tesis edilmesini bekliyoruz ki?
Ülkeler ve insanlar, diğerlerini işgalci gördüğü, kaynakların her an biteceği endişesi ile gözleri kör olmuş bir kuyuya sürüklenirken, insanın yaşam hakkından dahi mahrum bırakıldığına şahit oluyoruz. Ve her nedense bütün insanlık büyük çoğunluklarla peşlerinden gittikleri liderlerden sözüm ona çözüm bekliyor. Bence insanlar da bu duruma dolaylı olarak göz yumuyorlar.
“Ben öyle bir insan istiyorum ki; İktidarda iken halktan biri sanılsın, halktan biri iken iktidar sahibi” diyen Hz. Ali Efendimizin Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in çizgisinden zerre miktar sapmadığını okurken, toplumların ve liderlerin bir şeye sahip olma dürtülerinin bu denli kontrolden çıkmasına mana vermek giderek zorlaşıyor.
Milli Ekonomi Modeli “Kaynaklar sınırsızdır, sınırlı olan insan ihtiyaçlarıdır” diyen Prof. Dr. Haydar Baş’ın açtığı çığırı bırakın Türkiye’yi, Dünya kabul etmek zorundadır. Yoksa insanlar yakın gelecekte de bu kötü amaçları uğruna birbirlerine kıymaya devam edeceklerdir. “Lider yoksa kaos hüküm sürer” sözünü bir kez daha hatırlatarak, dünyada barışın gerçek liderlerin varlığı ile son bulacağını biliyorum, biliyorsunuz ve de biliyorlar!