Son aylarda ülke gündemi baya yoğun günler geçiriyor. Başta AKPnin kapatılma davası ve Ergenekon soruşturması gibi meseleler Türkiyede gündemi oluşturdu. Anayasa Mahkemesinin AKP ile ilgili kararı açıklamasının ardından ise daha farklı bir gündem ortaya atıldı. Gündemin adı ekonomiydi ve yetkili ağızlardan bazıları siyasi çalkantılardan sonra gündemde ekonominin yer alması gerektiğini vurguluyorlardı. Siyasi belirsizlikler sona ermişti ve ülke ekonomisi üzerine eğilmek şart, diyorlardı.
Teşhis doğruydu doğru olmasına ama, tedaviyi yapacak arkadaşların bu konudaki yetersizlikleri de ortadaydı. Ülke ekonomisindeki rahatsızlıkların ve yaraların, siyasi belirsizliklerin yaşandığı son 3-4 ayda peyda olmadığını düşünürsek, bu belirsizlikler sonrasında ele alınacak ekonominin ne kadar düzelme sağlayacağı merak konusudur.
Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz sözünde olduğu gibi, hükümetin bugüne kadar ortaya koyduğu icraatlara baktığımızda, gelecekte olacakları öngörmek pek de zor olmayacaktır. AB ve IMF ekseninde belirlenen ve hayata geçirilen ekonomik politikaların, ne gibi kayıplara sebebiyet verdiği herkesin malumudur. Ülke ekonomisine katkıları azımsanmayacak derecede yüksek olan kamu kuruluşlarının özelleştirildiği, servet değerindeki yer altı ve yer üstü kaynakların yabancıların eline geçtiği, çiftçinin, esnafın adeta can çekiştiği bir tablo ile karşı karşıyayken, ekonomide düzelmeye yönelik bir bahar havasının estirilmesi gayet manidardır. Bütün bu sorunların vuku bulmasına neden olan siyasi ve ekonomik politikalar değişmediği, izlenen yol ve yöntemlerden vazgeçilmediği halde, sıkıntıların sona ereceğini ve açılan yaraların onarılacağını beklemek ne kadar doğru bir davranış olur?
Siyasi belirsizliklerin ve çalkantıların yaşandığı dönemde meydana gelen ekonomik değişimleri, bu kritik süreçle bağdaştırmak çok yanlış bir davranış olacaktır. Bunu düşünmek ne kadar yanlış ise, bu belirsizliklerin sona ermesi ile birlikte ekonomide iyileşmenin başlayacağını düşünmek de o kadar yanlış olacaktır. Çünkü son aylarda ekonomide yaşanan ciddi sorunların temelinde, birkaç aydır yaşanan çalkantılar değil, uzun zamandır izlenen ve uygulamaya geçirilen ekonomik ve siyasi politikalar yatmaktadır. Hedefi saptırmak, ülkemizin ve milletimizin bu bağlamda daha fazla bedel ödemesine sebep olacaktır.
Bir şekilde göz ardı edilen ekonomik veriler ele alındığında, gelecekte ülke ekonomisinin nasıl bir hal alacağı, üç aşağı beş yukarı bellidir. Bu veriler değerlendirildiğinde, üretim maliyetlerinin daha da artacağı, buna bağlı olarak maliyet enflasyonunun ciddi boyutlara ulaşacağı ve zamların hız kesmeden devam edeceği ortaya çıkmaktadır. AB VE IMF politikalarının uygulanmaya devam ettiği, ekonomik çalkantıların görmezden gelindiği, vatandaşın maddi sıkıntılarının hiç azalmadığı ülkemizde, üstüne titrenecek bir ekonomi kaldı mı kalmadı mı?
Selim BAYTÜRKMEN